.

.
.

Kaboğlu: Anayasa kimliklerden arındırılmalı

Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, mevcut anayasanın 1961 anayasasının da gerisinde olduğunu belirterek, “Anayasa etnik, inanç kimliklerinden arındırılmalı. Türkiye yurttaşlığı kavramı öne çıkmalı. 1924 Anayasası’nda dahi ‘Türkiye ahalisi’ deniyor. Türkiye yurttaşlığı tanımıyla tüm aidiyetlerin kendisini içerisinde hissedeceği, özgürlükçü bir düzenleme yapılmalı” dedi.
Büro Emekçileri Sendikası (BES) 1 Eylül’de açılacak olan yeni yargı yılı öncesinde “Türkiye’de Yargı Sistemi” konulu panel düzenledi. Makine Mühendisleri Odası’nda (MMO) gerçekleştirilen panele Hukukçular Zekiye Karaca Boz, Mehmet Rüştü Tiryaki, Arzu Becerik, Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı Hakim Muzaffer Şakar ve Marmara Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, konuşmacı olarak katıldı.
Panel öncesinde konuşan BES Genel Sekreteri Davut Balıkçı, yargı alanında 55 bin yargı emekçisinin kölece çalışma koşullarında yargı hizmeti üretmeye çalıştığını belirterek, adliyelerde insanca çalışma koşullarının gittikçe ağırlaştığını, yapılan işe ve emeğe saygının hiçleştirildiği yaklaşımların ortaya çıktığını kaydetti. Balıkçı, yeni yargı yılı açılırken yargı emekçilerinin yok sayılmaya devam edileceğinin ortada olduğunu ifade ederek, 12 yıllık AKP iktidarında tüm kamu kurumlarında yaratılan kadrolaşmanın en açık görüldüğü alanlardan birinin de yargı olduğunu vurguladı.
ROBOSKÎ, GEZİ, FAİLİ MEÇHULLER AYDINLATILMIYOR
Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri eliyle toplumsal, siyasal ve sendikal muhalefetin susturulmaya çalışıldığına dikkat çeken Balıkçı, “Roboskî’de 34 insanımızın katliamıyla sonuçlanan ölümlerinin sorumluları halen yargı önüne çıkarılmamış, Gezi sürecinde katledilen gençlerimizin katillerinden hesap sorulmamış, Kürt coğrafyasında binlerce faili meçhul cinayet aydınlatılmamış ve sorumluları yargı önüne çıkarılmamıştır. Bu durum toplumda yargıya olan güveni her geçen gün sarsmaktadır” dedi.
‘KAZANILMIŞ HAKLAR ELDEN ALINMAK İSTENİYOR’
Balıkçı’nın ardından BES Genel Başkanı Fikret Aslan da kısa bir konuşma yaparak, yargı alanındaki sorunlara değindi. Konuşmaların ardından başlayan panelde ilk olarak Hrant Dink davası gibi pek çok davada yer alan Av. Arzu Becerik söz aldı. Hukuk alanında alternatif düzenlemeler yapılması gerektiğini ve bu şekilde çözümlere ulaşılabileceğini kaydeden Becerik, haklar ve özgürlükler geliştirilerek farklı bir hukuk oluşturulması gerektiğini söyledi. Oluşturulacak bu yeni hukuk içerisinde kazanılmış hakların da barındırılması gerekliliğini ifade eden Becerik, fakat bu kazanılmış hakların da elden alınmak istendiğini, bu nedenle bunu iktidarın insafına bırakmamak gerektiğini belirtti.
İKTİDAR İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ TUTUKLAMAYLA KISITLIYOR
Hukukun tüm araçlarıyla iktidarın kendini herhangi bir sınamaya dahi tabi tutulmayacağı bir silaha dönüştürülmeye çalışıldığını kaydeden Becerik, “İktidar, yarar elde etmek ve gelecekte kendisi için sorun teşkil etmeyecek şekilde kendi önünü açma gayretinde. İfade özgürlüğünü yasal olarak sınırlandırma gibi bir durum oluşturulamadığından bu alanda örneğin ‘Başbakana hırsız, katil diyemezsiniz’ denilerek ifade özgürlüğü sınırlandırılmaya, yasaklanmaya çalışılıyor. Bu yüzden de ifade özgürlüğünü engellemek adına tutuklamalar devreye konuyor. Bu engellerin etkilediği toplu davaların yaşandığı bir ülkedeyiz. KCK davalarında da bunu gördük. 7 bin 708 gözaltıdan 3 bin 800 tutuklama yaşandı. Öğrenci ve Gezi sürecinde de bu sürdü. Özellikle Gezi sürecinde doktorlar, avukatlara dönük tutuklamalar gelişti. İlk olarak Kürt avukatlarla başlayan bu süreç ÇHD’li avukatlara yöneldi” diye konuştu.
Becerik, pek çok ülkede hak ihlallerinin artık kalmadığını ancak Türkiye’de halen devam ettiğine dikkat çekerek, AİHM’in pek çok tutuklama beraatla sonuçlandığı için “örgüt üyesi olduğu” gerekçesiyle tutuklanan kişilerin “örgüt üyesi olmadığı”nın kesinleştiği yönünde dikkat çekici beyanları olduğunu dile getirdi.
KADINA YÖNELİK ŞİDDET VE CİNAYETTE SİSTEMATİK CEZASIZLIK
Kadına yönelik şiddet, cinsel saldırı ve kadın cinayetleri konusuna ilişkin sunumda bulunan Av. Zekiye Karaca Boz, istatistiklere dikkat çekerek, Türkiye’de mağdur olan kadının yargı önünde dikkate alınmadığı kadar sanıkların dikkate alındığını vurguladı. Kadına yönelik suçlarda sistematik biçimde cezasızlık politikası uygulandığını dile getiren Karaca Boz, kadınların da geleneksel toplum yargılarından duydukları çekince nedeniyle ise kendilerine yönelik suçlarda yargıya başvurmakta çekince gösterdiğini söyledi.
‘TOPLUM DA YARGILAMIYOR’
Kadına yönelik cinsel saldırı ve şiddet olaylarında yargının kadının beyanlarını esas alması gerektiğine işaret eden Karaca Boz, “Bu noktada kadının beyanları delil toplamada önemli bir başlangıç. Ancak kadın sanık kadar koruma görmüyor” dedi. Kadın cinayetlerine de değinen Karaca Boz, cinayet sonucu hayatını kaybetmiş kadınların dahi öldükten sonra mahkemelerde yargılandığını söyleyerek, “Cinayet işleyen erkekler, ‘ben eşimi, sevgilimi seviyorum, kıskandığım için öldürdüm’ diyor. Ancak böyle değil. Erkek cinsiyetçi akıl kadının özne olmasını kabul etmiyor. Kadının emeğiyle özgürce yaşamasını kabullenemiyor. Kadını erkeğin mülkü olarak görüyor ve her tür şiddeti uygulamada kendinde hak görüyor. Bu zihniyet toplum nezdinde de yargılanmıyor. Mahkemeler ise namus dendiği vakit ‘haksız tahrik’ diyor ve böylelikle verilen cezada da indirime gidiyor” diye ifade etti.
AKP YARGISI YARATILDI
Hakim Muzaffer Şakar, yıllardır sorunun yasal düzenlemelerden kaynaklı olduğu düşüncesinden ötürü yargıdan ve yargıçlardan kaynaklandığının düşünülmediğini söyledi. Yargının kendine ait bir yargı bütünlüğü ve duruşu olmadığını dile getiren Şakar, “Meşruiyete dayalı bir demokratik çıkış yargıya dayanır. Yargı aynı zamanda ezilenlerin hak arama aracıdır. Sosyalistlerden, dindarlardan, Kürtlerden insanlar olmuş olsaydı şayet yargı bu hale gelmezdi. Türkiye’de AKP kendi yargısını yarattı. ‘AKP yargısı’ yaratıldı. Haksızlıklar da ortadan kalkmadı. Her şey benim olsun diğerlerine hiçbir şey vermem anlayışının karşısındayız.” dedi.
Şakar, toplumsal dinamiklere dayanmadıkça mevcut sisteme yargı denilemeyeceğini vurgulayarak, “Biz demokrat yargıçlar olarak daha fazla söz söylemeliyiz. Yargıda yaşananlara karşı uzaktan izleyici olamayız. Silik bir tavırla hareket edemeyiz” diyye belirtti. 
KABOĞLU: YENİLİK KRONOLOJİK DEĞİL İÇERİKLE İLGİLİ
Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu ise yargı alanında son olarak 2010’da reforme edilen anayasanın 1961 anayasasının gerisinde olduğunu belirterek, “Yenilik kronolojik olarak değil içerik anlamında gerçekleşir. Bu noktada içerik olarak 2010’daki son düzenleme 1961 anayasasının gerisinde” dedi. Kaboğlu, yaşanan haksızlıklara karşı çıkışlar sonrasında “Gezi’de öldürülen Alevi deyip, Tahrir’de öldürülene gözyaşı döküp, yaratılanı severiz yaratandan ötürü sözüyle inanmayanlar öldürülebilir” sözleriyle Erdoğan’ı eleştirdi.
Yargının önemli bir diğer yanının ise demokrasi ile objektif ve bağımsız ilkeleri barındırdığına dikkat çeken Kaboğlu, “Pisliğe, paraya bulaşmış siyasileri yargılayacak, gerekli yaptırımları yapacak ve denetleyecek bir özelliğe sahiptir yargı. Ancak bu noktada yaşananları 17 Aralık’tan bu yana açıkça gördük. Yargı nitelikli olmadıktan sonra 3. dünya devletlerinin yargı sistemi yaşanır” dedi.
ANAYASADA KİMLİKLER DEĞİL YURTTAŞLIK TANIMI YAPILMALI
Kaboğlu, panelin soru cevap kısmında sorulan sorulara şu yanıtları verdi: “AKP, eğer samimiyse birinci ve ikinci denemede olmadıysa bile üçüncü denemede daha geniş adımlar atmalı. Yoksa sadece Kürt hareketine yeşil ışık yakıp hadi yapalım demekle özgürlükçü bir ilerleme olmaz. Bu noktada samimi ve kapsayıcı bir adım atmalı. Yurttaşlık konusu unutuldu. Türkiye yurttaşlığı tanımıyla tüm aidiyetlerin kendisini içerisinde hissedeceği, özgürlükçü bir düzenleme yapılması gerekli. Anayasa kimliklerden arındırılmalı. 1924 Anayasası’nda dahi ‘Türkiye ahalisi’ kavramı kullanılıyor. O nedenle genel bir tanım kullanılmalı. Radikal demokrasi meselesi ise tamamen insan hakları noktasında ele alınacak bir konu.” 
Paylaş: Google Plus

Yazar: Adsız

    Blogger Yorumları
    Facebook Yorumları

0 yorum:

Yorum Gönder

Rojken ::: DİFHA

iletişim.: Email-Skype.: amedsozdar@hotmail.com

Sohbet Odası

Sohbet Odası
Sohbet Odası