.

.
.

Adil Bayram Köşe Yazısı - Vurun Kürt uşağı

Doğrusunu söylemek gerekirse tahmin edilenden de sönük geçen bir seçim süreci yaşandı. Kendisinin cumhurbaşkanı seçilmesi için özel yasa çıkartmış olan Tayyip Erdoğan’ı bile heyecanlandırmadı. Ortada sadece söylenmiş bazı hakaretamiz sözler kaldı.

Kuşkusuz bunda ağustos sıcağının ve seçim sonucunun önemli ölçüde belli olmasının payı vardı. Fakat elbette tek ve hatta en önemli neden bu değildi. En önemli neden, Cumhurbaşkanlığı seçiminin Suriye ve Irak’taki gelişmelerin gölgesinde kalmasıydı. Her nedense bu gelişmeler seçim meydanlarına yeterince yansımadı. Türkiye’deki Cumhurbaşkanlığı seçimi ile Ortadoğu’daki gelişmeler arasında yeterince bağ kurulamadı.

Peki bu neden böyle oldu? Acaba Türkiye’nin durumu Ortadoğu’daki gelişmelerden bu kadar kopuk mu? Nereden bakarsak bakalım böyle olmadığı açık. Tersine Suriye ve Irak’taki gelişmeler her yerden çok Türkiye’yi etkiliyor. Fakat buna rağmen sanki böyle bir şey yokmuş gibi genel bir hava var.

Belli ki böyle bir havayı AKP Hükümeti yaratıyor. Sanki Türkiye Ortadoğu’daki olayların dışındaymış gibi, sanki bu olaylar ülkemizi fazla etkilemeyecekmiş gibi bir hava yansıtılıyor. Kuşkusuz bu bilinçsiz ve plansız bir biçimde olmuyor. AKP böyle bir davranışı çok bilinçli ve planlı bir biçimde ve kendi iktidarına bunun hizmet ettiğini düşünerek yapıyor.

Halbuki Suriye’de Esat yönetiminin ömrünün uzamasından en çok AKP iktidarı rahatsız oluyordu. Esat yönetiminin bir an önce düşmesi için yıllardır elinden gelen her şeyi harcadı. Bunun için söylemediği söz ve göstermediği davranış kalmadı. Fakat her nedense bir süredir böyle bir tutum fazla göstermiyor. Son durum da bunun bir yansıması oluyor.

Bunun bir nedeninin, AKP’nin Suriye’ye yönelik savaş politikalarının başarısız kalmış olması olduğu söylenebilir. Diğer bir neden olarak, Suriye üzerinde ABD ile fazla karşıtlaştığı ve bundan kurtulmak istediği gösterilebilir. Tabi IŞİD’in Irak saldırısının yarattığı sonuçların da bunda önemli bir etkisi var. Değişen dengeler en az herkes kadar Türkiye’yi de etkiliyor.

Fakat buna rağmen AKP Hükümeti fazla etkilenmiyormuş gibi bir hava veriyor. Neden? Açık ki, AKP’nin şimdiye kadar izlediği dış politikanın başarısız kaldığının görülmesini engellemek ve bu temelde hesap sorulmasından kurtulmak için. Yani AKP bir yerde toplumu uyutmaya çalışıyor. Böylece yaşadığı başarısızlıkları gizlemek istiyor.

Bu durumu en çarpıcı bir biçimde IŞİD’in Kobanê’den Maxmûr’a kadar tüm Kürtlere yönelik saldırısında görüyoruz. Irak Şam İslam Devleti-IŞİD denen güç artık sadece PYD’ye ve Rojava Devrimi’ne saldırmıyor, çarpışmalar sadece Kobanê ve Hasekê’de olmuyor, aynı zamanda Şengal, Maxmûr, Hewlêr, Kerkük gibi alanlara da IŞİD saldırıyor ve buralarda da savaş yaşanıyor. Yani IŞİD YNK ve KDP peşmergelerine de saldırıyor ve IŞİD ile YNK ve KDP güçleri arasında da çarpışmalar oluyor.

Açıkça IŞİD saldırısında ikinci ve hatta üçüncü dalga yaşanıyor. Çünkü haziran başındaki ilk dalga ardından temmuz başında Kobanê’ye ve daha sonra da Hasekê’ye saldırdı. Önce Kobanê üzerinden Rojava Devrimi’ni boğucu adımlar geliştirmek istedi, fakat Kobanê direnişi ile bu durum önemli ölçüde boşa çıkartıldıktan sonra bu kez Hasekê’ye yönelerek Cizire’ye saldırı için zemin oluşturmaya çalıştı.

Bu saldırısında da fazla sonuç alamayınca, bu kez Şengal’den Maxmûr’a kadar geniş bir alanda saldırı başlattı. Önce yalnızca Rojava Kürtlerine saldırırken, şimdi Başur Kürtlerine yönelik de saldırı yürütmeye başladı. Böylece IŞİD tüm Kürtleri hedef yapmış oluyor. PYD’den sonra şimdi KDP, YNK ve PKK’ye de doğrudan saldırmış bulunuyor. Kobanê ve Cizire Kürtleri ardından şimdi Şengal Êzidî Kürtlerine, Maxmûr’daki Botanlı Kürtlere ve Kerkük ve Hewlêr Kürtlerine de saldırıyor.

Kısaca IŞİD’in haziranda Musul saldırısı ile başlayan savaş, şimdi Batı ve Güney Kürdistan’a yayılarak genişliyor. Artık tüm Kürdistan savaş alanı ve tüm Kürtler savaş içinde. Emperyalizmin ve siyonizmin besleyerek büyüttüğü IŞİD belasını durdurma görevi şimdi Kürtlerin üzerine yıkılmış durumda. Yani bir zamanlar “Vurun Kürt uşağı namus günüdür” dendiğine benzeyen bir durum yaşanıyor.

Elbette IŞİD gibi bir insanlık belasını defetme görevinin Kürtlere düşmüş olması Kürt Halkı için bir onurdur, bir insanlık ve özgürlük onurudur. Biraz ağır bir yük olsa ve çok fazla bedel istese de, Kürtlerin insanlık düşmanı bu gücü etkisiz kılacağı kesindir. Bunun için güçleri, cesaretleri ve fedakarlıkları yeterlidir. Özellikle PKK ile ulaştıkları fedaileşme düzeyi Kürtlere bu gücü vermektedir.

Şimdi Kürtler üzerlerine düşen bu insanlık ve özgürlük görevini başarıyla yerine getirmek için canla başla direniyorlar. Kız-erkek Kürt gençleri omuz omuza bu insanlık düşmanı güruhu yok etmek için kahramanca savaşıyorlar. Yaptıkları işin kendileri için bir varlık ve özgürlük sorunu olduğunu, insanlık içinse bir namus ve onur konusu olma özelliği taşıdığını çok iyi biliyorlar.

Böylece insanlığın ve özgürlüğün kalbi her zamankinden fazla Kürdistan’da atıyor. Özgür ve demokratik insanlığın yönü Kürdistan’a dönmüş bulunuyor. Herkes için bu insanlık onuru direnişe destek vermek en tarihi ve vazgeçilmez bir görev oluyor. Bu kahramanca direnişi selamlamak ve yürekten desteklemek gerekiyor.

Fakat herkes böyle olsa da, AKP’nin böyle olmadığı, olamadığı görülüyor. Neden? Çünkü şimdiye kadar bu insanlık düşmanı IŞİD çetesine destek verdi. Onları besleyip büyüterek Kürtlerin ve insanlığın başına bela etti. Hatta şimdi de hala desteklediğine yönelik kuvvetli bilgiler var. Basına yansıyan birçok bilgi, hala AKP’nin IŞİD çetelerini desteklediğini ifade ediyor.

İşte bu durum Suriye ve Irak’taki gelişmelerin neden Türkiye’deki seçim sürecine yeterince yansımadığını gösteriyor. AKP Hükümeti gerçek yüzünü gizleyebilmek için bunu bilinçli ve planlı bir biçimde yapıyor. Sanki IŞİD’in Kürtlere saldırıları Türkiye’yi hiç ilgilendirmiyormuş gibi davranıyor.

Belli ki AKP, IŞİD’in Kürtlere saldırılarından memnun ve bundan çıkar elde ediyor. Belki de IŞİD saldırılarının bu biçimde gelişmesinde AKP parmağı var. IŞİD saldırıları Şengal’de oldu ve Êzidî Kürt halkını hedefledi. Kimin sorunu Êzidîlerle vardı? Açık ki AKP’nin ve bizzat Tayyip Erdoğan’ın. IŞİD saldırıları Maxmûr’a oldu ve kamptaki mülteci Kürt halkını hedefledi. Kimin Maxmûr Kampı ile sorunu vardı ve kim kampı kaldırmak istiyordu? Çok açık ki AKP ve bizzat Tayyip Erdoğan!

Demek ki Kürtlere yönelik saldırılar tümüyle Tayyip Erdoğan’ın istediği doğrultuda oluyor. Böyle düşünmek istemezdik, fakat gerçekler çok açık bir biçimde bunu gösteriyor. Dolayısıyla AKP’nin ve Tayyip Erdoğan’ın en sinsi özel savaşı Kürtlere karşı yürüttüğü kanısı hepimizde güçleniyor. Nitekim en son “çözüm sürecine” ilişkin de PKK Lideri Abdullah Öcalan artık “sabır taşının çatladığını” belirtti.

Tüm bunlar AKP gerçeğini bir kez daha bize net bir biçimde gösteriyor. Bu görünen ve anlaşılan bir durum. Fakat neden Türkiye demokratik ortamı bu durumu aşamıyor? Neden AKP’nin maskesini düşürerek gerçekleri Türkiye toplumuna ulaştıramıyor? İşte anlaşılmaz ve kabul edilmez olan budur!
Paylaş: Google Plus

Yazar: Adsız

    Blogger Yorumları
    Facebook Yorumları

0 yorum:

Yorum Gönder

Rojken ::: DİFHA

iletişim.: Email-Skype.: amedsozdar@hotmail.com

Sohbet Odası

Sohbet Odası
Sohbet Odası