Dünya üzerindeki onlarca küçük ada devleti, küresel ısınmaya yol açan endüstriyel kirlenmede hemen hemen hiç rol almamalarına rağmen, meydana gelen iklimsel değişikliklerden en fazla zararı görüyorlar.
Eylül ayında Pasifik ada ülkesi Samoa’da düzenlenecek uluslararası konferansta, küresel ısınma nedeniyle meydana gelebilecek sorunlar masaya yatırılacak. Birleşmiş Milletler (BM) gözetiminde yapılacak konferansta, küresel ısınmanın yol açacağı felaketlerden dolayı ülkelerini terk edecek insanlara ilişkin tartışmaların olmaması ise eleştirilere neden oluyor.
Onlarca ada devletinden göç edecek insanların Birleşmiş Milletler Mülteciler Sözleşmesi’nce mülteci olarak kabul edilmesi talep ediliyor.
Küresel ısınmanın ve iklimsel değişikliklerin yol açacağı felaketlerden daha çok okyanuslara kıyısı olan ülkeler ile ada devletlerinde yaşayan insanlar zarar görecek ve önemli bir kısmı yaşadığı toprakları terk etmek zorunda kalacak. Dünya çapındaki eylemleri ile bilinen Greenpeace International’in hukuki danışmanlarından Kristin Casper, IPS ajansına verdiği röportajda bu durumun tam bir ‘skandal’ olduğunu söylemişti. Casper, küresel ısınma nedeniyle göçlerin artacağını ve bunun önlenmesi için iklimsel felaketleri önlemeye dönük tedbirlerin alınmasının önemine değinmişti.
Geçtiğimiz yıl Eylül ayında BM Genel Kurulu’nda konuşan Antigua ve Barbuda ada devletinin başbakanı Winston Baldwin Spender, gelişmiş büyük sanayi ülkelerinin daha fazla sorumluluk alması gerektiğini söylemişti. Spender, gelişmiş ülkelerin endüstriyel faaliyetlerinin dünyanın geleceğini tehlikeye attığını belirttiği konuşmasında, BM’nin iklim ile ilgili müzakerelerinde net kararlar alamamasını eleştirmişti.
İLK KÜRESEL ISINMA MAĞDURUNUN İLTİCA BAŞVURUSU REDDEDİLMİŞTİ
Dünya üzerinde iklimsel değişikliklerden dolayı iltica talebinde bulunan ilk kişinin iltica başvurusu Mayıs ayında reddedilmişti. Kiribati ada devleti vatandaşı olan mülteci, Yeni Zelanda’da yaptığı başvuruda ‘ülkesinin yakın dönemde tümüyle deniz suyu altında kalacağını’ ve bu nedenle yeni bir ülkede yaşamak istediğini beyan etmişti.
Ancak 37 yaşındaki Kiribatilinin talebi Yeni Zelanda mahkemelerince red edilmişti. Mahkeme hakimi ret kararına gerekçe olarak ‘küresel ısınma ve deniz suyu yüksekliğinin uluslararası mülteci hukukunda yerinin olmadığına’ dikkat çekmişti. Yeni Zelanda mahkemesi kararını ilticaya ilişkin kanunları düzenleyen Birleşmiş Milletler’in (BM) 1951 yılına ait Mülteciler Sözleşmesi’ne dayandırıyor ki, bu sözleşmede ne küresel ısınma ne de iklimsel felaketlere ilişkin bir düzenleme bulunmuyor.
Sözleşmede sadece ‘ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri yüzünden takibe uğrayan ve ya ülkesini terk etmek zorunda kalan kişiler’ için mültecilik statüsü öngörülüyor.
KONFERANSTA KÜRESEL ISINMA MAĞDURLARINA YÖNELİK TALEPLER DİLE GELECEK
Samoa’da üçüncüsü düzenlenecek ve okyanuslardaki onlarca ada devletini ilgilendiren konferansın ilki 1994 yılında Barbados’ta, ikincisi ise 2005 yılında Mauritius’ta yapılmıştı. 700 kadar davetlinin katılacağı konferansın katılımcıları arasında BM’ye bağlı ajansların yöneticilerinin yanı sıra yüzü aşkın uluslararası sivil toplum kuruluşunun temsilcileri de yer alıyor.
Okyanuslarda bulunmaları nedeniyle ada devletlerinin çoğu zaten doğal afetlerden etkilendiklerinden, önümüzdeki 20 ya da 30 yıl içinde iklimsel felaketlerden daha fazla etkilenecekler. Konuyla yakından ilgilenen Friends of the Earth adlı sivil toplum kuruluşu ise, gelişmiş ülkelerin olası felaketlerden dolayı mülteci konumuna düşecek insanlara iltica hakkı tanımasından yana. Friends of the Earth, zengin ülkelerin sınırlarına ‘yüksek duvarlar ve tel örgüler’ çekmek yerine, yoksul ada ülkelerinden gelecek mültecilere kapılarını açmasının önemine değiniyor.
Dernek, BM’nin Mülteciler Sözleşmesi’ni iklimsel felaketlerden kaçan insanlarla ilgili yeni maddeleri içerecek şekilde yeniden düzenlemesini de talep ediyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder