Adı insanlık düşmanı olarak anılan IŞİD’in Şengal'e saldırmasının ardından binlerce Kürt Êzîdî Kuzey Kürdistan’a göç etmek zorunda kaldı. Yaşanan göçlerden dolayı DBP’li belediyeler Kürt Êzîdîlere kucak açtı. Kuzey Kürdistan halkı da yapılan çalışma ve etkinliklerde gönüllü bir şekilde yer alarak, Kürt Êzîdîlerle dayanışmada bulunuyor.
IŞİD'in katliamlarına maruz kalmamak için topraklarını terk etmek zorunda kalan yüzbinlerce Êzîdî'nin bir kısmı Amed'de göç etmek göç etti. Aileler ilk etapta Amed Büyükşehir Belediyesi Sümerpark Ortak Yaşam alanına sığındı.
Yüzlerce kişi Basın Merkezi ve Sanat Galerisine yerleştirildi. Sayının artması üzerine Kürt Êzîdî ailelerin bir kısmı da Amed Bağlar Belediyesi Spor Salonuna ve Ticaret Sanayii Odasının uygun bulduğu alana yerleştirildi. Amed Büyükşehir Belediyesi'nin girişimiyle Şırnak ve Silopi’den 630 Kürt Êzîdî daha Amed’de yerleştirilirken bu sayının 3 bine ulaşması bekleniyor.
Göç etmek zorunda kalan Kürt Êzîdî ailelerin çoğunluğunu kadın ve çocuklar oluşturuyor. IŞİD katliamlarına tanık olan yüzlerce kişinin, özellikle kadın ve çocukların yaşadıkları göç ve savaş travmalarını atlatabilmeleri için Amed Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı kentte bulunan tüm sivil toplum kuruluşlarına çağrıda bulunarak ortak çalışma talebinde bulundu.
Sivil toplum kuruluşu üyeleri Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığının bu çağrısına uyarak yüzlerce STK üyesi alanda çalışmak için başvuru yaptı. Gönüllüler daha çok psikolojik danışman, sosyal hizmet uzmanlarından oluştu. Gönüllüler Kürt Êzîdî ailelere yönelik yapılan etkinliklerde aktif şekilde yer aldı.
Alanda gönüllü olarak çalışan psikolojik danışman Arjen İmret, Şengal’den gelen ailelerin ve bireylerin yaşadıkları travma aynı olsa dahi, travmanın dışavurumunun farklı olduğunu dile getirerek “Onun için Kürt Êzîdîlerinin yaşadıkları travmaları yaşa ve cinsiyette göre değerlendirmek gerekiyor” dedi.
ÇOCUKLARDA İÇE KAPANMA VAR
İmret'e göre yaşanan travma çocuklar üzerinden değerlendirildiğinde genel olarak içine kapanma yaşanıyor. Çocukların küçük bir seste dahi büyük bir korkuya kapıldıklarını kaydeden İmret, “Yaşadıkları travma nedeniyle çocuklarda büyük bir güvensizlik oluşmuştu. Gönüllü çalışanlarla iletişime geçmeme ve uzak durmayı tercih ediyorlardı. Ayrıca yoğun bir stres altındaydılar” şeklinde konuştu.
GENÇ ERKEKLER VE KADINLAR KAYGILI
Bu durumun genç erkeklerde çaresizlik, yetersizlik, gelecek kaygısı ve yoğun bir stres söz konusu olduğunu kaydeden İmret “Mücadele etmeden topraklarından ayrılmanın yetersizliğini hissediyorlardı. Yaşadıkları bu durumu her an biri yüzlerine söyleyecek kaygısı taşıdıkları için herkesten uzak duruyorlardı” dedi.
İmret bu durumun genç kadınlarda, kaçırılıp tecavüz edilip pazarlarda satılma korkusu nedeniyle hiç kimseye güvenmeme durumunun geliştiğini söyledi.
YAŞLILAR ÇOCUKLARINI HERKESTEN KORUMA REFLEKSİ GÖSTERİYOR
Güvensizliğin, çaresizliğin ve belirsizliğin yoğun olduğu yaşlı gurubunda, genel olarak çocuklarını herkesten koruma ve uzak tutuma duygusunun hakim olduğunu vurgulayan İmret “ Güney Kürdistan’da güven kalmadı. Bundan dolayı Avrupa’ya göç etme isteğinin en yoğun olduğu grubu yaşlılar oluşturuyordu. Bu konuda gerekçeleriyse 'Peşmerge ve Irak hükümetti bizi sattı. Artık onlara güvenip geri dönemeyiz' yaklaşımı gelişmişti" şeklinde konuştu. İmret, ailelerle bire bir ilgilenerek güven sorununu aştıklarını sözlerine ekledi.
Bir başka gönüllü çalışan olan psikolojik danışman Rojin Temli, göçe zorlanan, savaştan kaçan ailelerin can havliyle kaçışının söz konusu olduğunu, bundan dolayı da ciddi bir güvensizliğin geliştiğini söyledi.
Şengal’den gelenlerin evlerini, akrabalarını, işlerini ve en önemlisi de kadim kültürlerini geride bırakarak buraya geldiklerini belirten Temli, IŞİD’in ani saldırısı, yıllarca beraber yaşadıkları Arapların ihaneti, peşmergelerin onları koruyamamaları, kayıpları için yas tutamamaları Kürt Êzîdîler de ciddi bir travma oluşturmuştu” diye konuştu.
Temli bu travmayla birlikte Kürt Êzîdîlerde ciddi bir güvensizlik ve korku duygusunun da geliştiğini ifade etti.
Savaştan kaçıp Müslümanların yaşadığı yerlere gelen aileler için buralarda yaşayanların bilmedikleri ve tanımadıkları kişiler olduklarını belirten Temli, “Fiziksel ihtiyaçları karşılandıktan sonra, öncelikli olan ilk şey güven sağlamaktı. Kürt olmamız ortak acılara sahip olmamızın büyük katkısı oldu. Ayrıca aynı dili kullanmamız da aradaki güven bağını güçlendirdi” ifadelerini kullandı. Temli, travma yaşayan yüzlerce kişide oluşan güven sorununu bu şekilde atlattıklarını belirtti.
Yaşadıkları travmaları atlatmaları adına çocuklar ve gençler için çalışma atölyeleri kurduklarını dile getiren Temli, “Programlı bir şekilde çocuklara matematik, resim, müzik, Latince Kürtçe dersleri ve drama çalışmalarıyla onları tekrar günlük rutin yaşama çekmeye çalıştık. Genç kadınlar için takı tasarım atölyesi oluşturduk. Genç erkeklere yönelik de daha çok sportif faaliyetler düzenledik” dedi.
Yapılan etkinlikler dışında ailelerle sürekli iletişim kurarak sohbet ettiklerini ve yaşadıkları acıları paylaştıklarını ifade eden Temli, paylaşımın artması sonucu umutların ve mücadele azimlerinin de arttığını gözlemlediklerini söyledi.
Travma durumunda yasların ertelendiğini kaydeden Temli, bundan sonraki süreçte Kürt Êzîdî’lerin farklı farklı mekanlara götürülmemesi gerektiğini dile getirdi. Temli, “72 kez katliamla karşı karşıya kalmış bir halk gerçekliği var. İnançlarından dolayı istemeyerek de olsa topraklarını terk etmişler. Çoğunda göç travması var. Kuzey Kürdistan’da kaldıkları sürece bir yerde sabit kalmalılar” diye ekledi.
Temli, Kürt Êzîdî ailelerin fiziksel ihtiyaçların yanında psiko-sosyal ve sağlık hizmetlerinin de aksatılmadan devam edilmesi gerektiğini belirtti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder