Sayfalar

Sayfalar

15 Ağustos 2014 Cuma

ÇHD İzmir Şubesi'nden 26 avukat istifa etti

ÇHD İzmir Şubesi'nden 26 avukat istifa etti

Çağdaş Hukukçular Derneği İzmir Şubesi'ne üye 26 avukat istifa ettiğini açıkladı. Avukatlar, çeşitli dönemlerde yaşanan sorunların birikiminin, İzmir Şubesi'nde üç yıl önce yaşanan tacize karşı tutum alınmamış olmasının ve son olarak da İstanbul Şubesi'nin Halk Cephesi'ne açıklama için yer vermesine ilişkin Genel Merkezi'in yaptığı açıklamaları istifaya gerekçe gösterdi.
Çağdaş Hukukçular Derneği İzmir Şubesi'ne üye 26 avukat istifa ettiğini açıkladı. Avukatlar, istifa gerekçesini, "Değişimin artık zorunlu bir dönüşüme evrildiği bu koşullarda, bu çatı altında 'kendi' politik görüşlerimiz, kimliklerimiz ve tercihlerimizle bir çalışma yürütmenin mümkün olduğuna artık inanmıyoruz" sözleriyle dile getirdi.
İstifacılar şöyle: Ali Deman Güler, Aysun Akşehirlioğlu Koç, Aysun Solakoğlu Ağaoğlu, Barış Çilingir, Doğu Volkan Bahadır, Duygu Arslan, Erkan Göbekçin, Hafize Çobanoğlu, Hande Atay, Hülya Üçpınar, Kamil Ağaoğlu, Kasım Şimşek, Mehmet Ali Koç, Mehmet Güner, Nazan Sakallı Aktaş, Pınar Ari Hayta, Seyhan Güngör Göbekçin, Soner Gürbüz,  Şenay Tavuz Taner Akşehirlioğlu Tuba Doğan Ataş, Ulaş Culduz, Utkum Duran, Ümmü Gökçe Aydoğdu, Vural Akbulut, Züleyha Kılıç.
İstifa dilekçesinde "Her kurumun bünyesinde farklı düşünce ve eğilimlerin bulunması olağandır. Bu olgu, her bütünlüğün çelişkiler barındırdığını ve bu çelişkilerin gelişmenin tohumlarını da içerdiğini kabul etmeyi gerektirir. Fakat çelişkilerin gelişmeye değil yalnızca ilkesiz bir birlikteliğe dönüştüğü anda bu durumu aşarak yeni olanı yaratmak, dayatmacı ve tüketen bu ilişkiyi terk etmek gerekir" ifadelerine yer verildi.
Avukatlar ÇHD İzmir Şubesi üyelerine ve yönetimine ilettikleri istifa dilekçesinde "Uzun yıllar boyunca emek verdiğimiz bir kitle örgütünden sessizce kopmaktansa ya da olanlar karşısında tepkisiz kalmaktansa kopuşumuzun nedenlerini açıklamayı; hem ortak emeğimize hem de birlikte çalışma yaptığımız arkadaşlarımıza karşı bir sorumluluk olarak görüyoruz" diye belirtti.
"Üyeliklerimiz boyunca bir metine sığması mümkün olmayan çok sayıda örneği bulunmasına rağmen son dönemde gerçekleşen iki olay, eleştirilerimizin somutlaştırılması açısından önemlidir" diyen avukatlar bunları şöyle ifade etti:
"Bunlardan ilki; örgüt içi demokrasinin, katılımcılık ve şeffaflığın paramparça edildiği olaylardan biri olan ve İzmir Şube'de yaşanan taciz meselesidir. Bu sorunun üç yılı aşkın zamandır bir çözüme kavuşturulamamasının nedeni İzmir Şube Yönetiminin katılımcılık ve demokratik işleyiş konularında takındığı olumsuz tavır ve krizi çözme konusundaki isteksiz tutumudur. Bu yaklaşım yüzünden mesele, taciz fiilini gerçekleştireni destekleyenler ile mağduru destekleyenler gibi anlamsız bir zemine indirgenmiş, sonuçta gelinen noktada mağdur daha fazla mağdur edilirken, fail resmen olmasa da fiilen aklanmıştır. Genel Merkez Yöneticileri, tek bir bireysel girişimi yeterli saymış ve giderek derinleşen durumun farkında olmalarına rağmen kimi zaman kayıtsız kalarak kimi zaman da faili şahsen kollayarak sorunun ve gerilimin çıkışsız hale gelmesine katkı sunmuşlardır.
Benzer şekilde vahim, yakın zamanda yaşanmış ve belki de bardağı taşıran son damla olan bir diğer olay; Nurtepe'de başlayan HDP-Halk Cephesi geriliminde ÇHD'nin örgüt olarak ortaya koyduğu tavırdır. Neredeyse tüm siyasi yapılar Halk Cephesi'ni bu olaylar nedeniyle eleştirmiş ve dışlayıcı/yasaklayıcı/saldırgan tutumundan vazgeçmeye davet etmişken ÇHD İstanbul Şubesi bu konuyla ilgili basın toplantısı yapması için Halk Cephesi'ne yer vermiştir. Halk Cephesi'nin basın toplantısına çağrı metninde bile saldırgan ve hakaret içeren ifadeler bulunmasına ve üyelerden gelen tepkilere rağmen ÇHD İstanbul Şubesi bu kararından vazgeçmemiş, sonrasında da özeleştiri vermeye yanaşmamıştır. Genel Merkez ise yalnızca kısa bir metin yayınlayarak "isteyen herkese ÇHD'nin yer vereceğini" belirtmiştir. Oysa burada söz konusu olan, yalnızca 'yer vermek' değildir. Aynı zamanda sorun, heterojen bir üye yapısına sahip olmasına karşın ÇHD yöneticilerinin, üyelerinin farklı bakış açılarını ve itirazlarını yok sayarak ÇHD binasının ve aslında ÇHD itibarının siyasi bir grup lehine kullanılmasına izin vermiş olmasıdır."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder