Sayfalar

Sayfalar

21 Haziran 2014 Cumartesi

'Anne beni öldürecekler' diyen oğlunun vahşice katledilmiş cenazesini buldu.


HAKKARİ (DİHA) - Yüksekova'da 1994 yılında çobanlık yaparken gözaltına alınan oğlu Abdullah Kınacı'yı askerlerin elinden almayı başaramayan anne Ayşe Kınacı, birkaç gün sonra dağ başında oğlunun vahşi şekilde işkence uygulanan cenazesini buldu. Son görüşünde kendisine 'Anne beni öldürecekler' diye seslenen oğlunu yitiren anne aradan geçen yıllara rağmen dinmeyen acıyla oğlunun faillerinin bulunup, yargılanmasını istedi.

Hakkari Yüksekova'da kayıp yakınları ve İHD temsilciliği, "faili meçhul" cinayetlere kurban gidenlerin akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle 12'inci haftada Sanat Sokağı'nda açıklama yaptı. Eyleme, çok sayıda yurttaş katıldı. Kayıpların fotoğraflarının taşındığı bu haftaki eylemde, 1994 yılında Dostki mıntıkasında askerler tarafından işkence edilerek, kurşuna dizilen ardından da cenazesi yakılan 16 yaşındaki Abdullah Kınacı'nın failleri soruldu.

Kınacı'nın faillerin ellerini kollarını sallayarak dolaştığını dile getiren İHD Yüksekova Temsilcisi Muhyettin Unal, "Biz her hafta katillerin adını burada açıklıyoruz. Eğer iftira ediyorsak hakkımızda yasal işlem yapsınlar, yoksa katilleri yargı önüne çıkartsınlar. Buradan tekrarlıyoruz, Faili meçhul olarak adlandırılan ancak bizim fail olarak, Mehmet Emin Yurdakul, Yüzbaşı Nihat Yiğitler, İtirafçı Kahraman Bilgiç, Mehmet Ağar, Kamil Atak ve bunları koordine eden Tansu Çiller'dir. Devlet kör ve sağırları oynuyor" dedi.

Kınacı'nın kardeşi Hevidar Kınacı ise ağabeyinin katledilişini anlattı. Kınacı, 5 Ağustos 1994 tarihinde Yüksekova'ya bağlı Dostki bölgesinde operasyona çıkan Türk askerlerinin bölgede yakaladıkları 3 ARGK'liyi gevenlerin üzerine bırakarak ateşe verdiğini söyledi.

Aynı bölgede çobanlık yapan ağabeyi 16 yaşındaki Abdullah Kinacı'nın da aynı yöntemle yakılarak katledildiğini söyleyen kardeşi, kendisi de eylemde bulunan annesi Ayşe Kınacı'nın ağzından yazılmış metni okudu.

Oğlunun kimliği elinde operasyon bölgesine gitti

Metinde köylerinin bulunduğu Doski mıntıkasına Bolu Tugayı tarafından bir askeri operasyon düzenlendiği ve o bölgede bulunan tüm çobanların gözaltına alındığı haberini almaları üzerine diğer bazı çobanların anneleri ile askerlerin yanına gittiği söyleyen anne Kınacı, yolda askerler tarafından kendi üzerlerine de ateş açıldığını anlattı. Rütbeli bir askerin neden geldiklerini sorması üzerine oğlu Abdullah'ın üzerinde kimlik olmadığını belirterek kimliğini komutana verdiğini dile getiren anne, kimliğin incelenmesi sonrası kendisine geri getirildiğini söyledi.

'Anne beni öldürecekler!'

O sırada askerlerin arasında bulunan oğlunun çok korktuğunu ve askerlerin kendisi ile konuşmasına izin vermediğini aktaran anne askerlerin engellemelerine rağmen konuştuğu oğlunun kendisine 'Anne beni öldürecekler' dediğini söyledi. Anne Kınacı, korkan oğlunu teselli etmeye çalışırken bir askerin asker silahı çekerek kendisine doğrultu da metinde anlattı.

Anlatımlarına göre, ağabeyi Abdülkerim'in de o esnada bölgeye gelmesi üzerine anne Kınacı askerlerce bölgeden uzaklaştırıldı. Sonradan oğlunu askerlerden alamadan dönen ağabeyinden Abdullah'ın çırılçıplak soyulup, dayaktan geçirildiğini öğrendiğini aktaran anne, hemen en yakın jandarma karakolu olan Yeşiltaşa (Ştazın) gidip, oğlunun askerler tarafından gözaltına alındığını söylediğini kaydetti.

Anne Kınacı, oradaki askeri yetkililer kendisine oğlunun ilçe jandarma komutanlığına götürüldüğünü söylediğini ifade etti. Bunun üzerine ise oradan Yüksekova'ya Jandarma Komutanlığı'na gitse de orada öyle birinin olmadığının kendisine söylediğini kaydetti.

Aradığı oğluna uygulanan vahşeti anlattı

Hevidar Kınacı, annesinin anlatımlarını içeren bu metni okurken bazı kayıp yakınlarının gözyaşlarını tutamadığı görüldü. Okunan metnin devamında ise annenin Ayşe Kınacı'nın şu anlatımları yer aldı:

"Operasyonda dönen askerlere Abdullah nerde diye sordum. 'Oğlunu Diyarbakır'a gönderdiler' dediler. Operasyondan üç gün sonra bazı duyumlar aldık. Operasyonun yapıldığı Sıkoç, Mamesınkı yaylasında bir cesedin olduğunu söylediler. Biz yaylaya gittik ve oğlumun cesedini bulduk. Oğlumu bulduğumuzda tanınmayacak haldeydi. Oğlumu canlı canlı yakmışlardı. Başı yanmıştı, ayakları kesilmişti. Cesedin yalnız sırt tarafı yanmamıştı. Cesedin oğluma ait olup, olmadığını sırtındaki beninden tanıdım. Oğlumun bacaklarındaki etleri ve kulaklarını köpeklere yedirmişlerdi. Katiller daha da kana doymamışlardı ve oğlumu kurşuna dizmişlerdi. Biz naaşımızı aldık Yüksekova'ya geldik. Ama Türkiye yargısı hiçbir şekilde katilleri bulup, yargı önüne çıkarmadı. Bizler faillerin bulunup yargı önüne çıkarılmasını istiyoruz."

Hevidar Kınacı'nın okuduğu mektubunun ardından gözyaşları arasında Kürtçe konuşan anne Ayşe Kınacı, "Askerler bana 'oğlunun adı neden Abdullah, çünkü o bir terörist' dediler. Benim yaşadığım acıyı Allah bu katillere de yaşatsın. O gün orada bulunan askerler ve korucular nasıl vicdanlarına hesap verecekler" diye konuştu.

Konuşmalardan sonra kısa süreli oturma eyleminde bulunulmasının ardından bu haftaki eylem noktalandı.

(sy/ns/avt/öç) - See more at: http://www.bestanuce1.com/haber/113285/-anne-beni-oldurecekler-diyen-oglunun-vahsice-katledilmis-cenazesini-buldu#sthash.7wWMYMM9.dpuf

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder