İSTANBUL / DİHA
|
Daha Soma’da 301 madencinin hesabı verilmeden yeni bir işçi katliamı yaşandı. Mecidiyeköy’de 10 işçi, sömürü kulelerinden düşerek can verdi
AKP hükümetinin şirkete ‘kamu yararı’ diyerek 24 saat çalışma izni verdiği ortaya çıkarken, firma sahibi Aziz Torun pişkince ‘Sektörel bir vak’a’ dedi
SOMA’NIN TEKRARI
Önceki gün İstanbul Mecidiyeköy’de 10 işçi, Torunlar GYO şirketine ait rezidansın 34. katından asansörün yere çakılmasıyla feci şekilde can verdi. Katliamın ardından ortaya çıkanlar ise tıpkı Soma’da olduğu gibi cinayetin AKP hükümetinin ve Torunlar GYO şirketinin gözetiminde göz göre göre yaşandığını ortaya koydu. »8-9’da
Sektörel pişkinler
Katliamın sorumluları pişkince demeçler verdi. Firmanın sahibi Aziz Torun, işçileri suçlayarak ‘Sektörel bir vak’a’ derken, Başbakan Davutoğlu’nun, “Onlar şehit” sözü, akıllara “şehit eden kim” sorusu getirdi. Bakan Faruk Çelik ise her katliamın tanınan siması haline geldi.
‘Kamu yararı’na cinayet!
İstanbul Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün TOKİ’yle iş yapan firmaya “kamu yararı” bulunduğu gerekçesiyle inşaat için gece-gündüz çalışma izni verdiği ortaya çıktı.
Tabip Odası uyarmış
İşçilerin asansör konusunda şirketi defalarca uyardığı belirlenirken, İstanbul Tabip Odası, 4 ay önce “Maalesef yarın bu inşaatta 8-10 işçi kardeşimizi kaybedeceğiz” diye uyarmış.
Sömürü kulelerinde katledilenlerden Hıdır Genç, Selahattin Demirtaş’a destek mitingine katılmıştı...
AKP hükümetinin şirkete ‘kamu yararı’ diyerek 24 saat çalışma izni verdiği ortaya çıkarken, firma sahibi Aziz Torun pişkince ‘Sektörel bir vak’a’ dedi
SOMA’NIN TEKRARI
Önceki gün İstanbul Mecidiyeköy’de 10 işçi, Torunlar GYO şirketine ait rezidansın 34. katından asansörün yere çakılmasıyla feci şekilde can verdi. Katliamın ardından ortaya çıkanlar ise tıpkı Soma’da olduğu gibi cinayetin AKP hükümetinin ve Torunlar GYO şirketinin gözetiminde göz göre göre yaşandığını ortaya koydu. »8-9’da
Sektörel pişkinler
Katliamın sorumluları pişkince demeçler verdi. Firmanın sahibi Aziz Torun, işçileri suçlayarak ‘Sektörel bir vak’a’ derken, Başbakan Davutoğlu’nun, “Onlar şehit” sözü, akıllara “şehit eden kim” sorusu getirdi. Bakan Faruk Çelik ise her katliamın tanınan siması haline geldi.
‘Kamu yararı’na cinayet!
İstanbul Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün TOKİ’yle iş yapan firmaya “kamu yararı” bulunduğu gerekçesiyle inşaat için gece-gündüz çalışma izni verdiği ortaya çıktı.
Tabip Odası uyarmış
İşçilerin asansör konusunda şirketi defalarca uyardığı belirlenirken, İstanbul Tabip Odası, 4 ay önce “Maalesef yarın bu inşaatta 8-10 işçi kardeşimizi kaybedeceğiz” diye uyarmış.
Sömürü kulelerinde katledilenlerden Hıdır Genç, Selahattin Demirtaş’a destek mitingine katılmıştı...
Asansörün altında kalan bedenlerde ‘kamu yararı’ varmış
Mecidiyeköy’de 10 işçinin yaşamını yitirmesine neden olan rezidansın erken bitirilmesi için İstanbul Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından ‘kamu yararı’ var denilerek gece-gündüz çalışma izni verildiği ortaya çıktı. Firma sahibi ise faciayı ‘sektörel vaka’ olarak değerlendirdi
Mecidiyeköy’de yıkılan Ali Sami Yen Stadı’nın arazisine yapılan rezidans inşaatında işçileri taşıyan asansörün 32. kattan yere çakılması sonucu 10 işçinin yaşamını yitirmesi ardından katliama ilişkin skandallar zinciri peş peşe geldi. Rizadansın erken bitirilmesi için İstanbul Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından inşaata “kamu yararı” bulunduğu gerekçesiyle gece-gündüz çalışma izni verilmesi, şirket sahibinin katliamı “sektörel vaka” olarak nitelendirmesi, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun ise yaşamını yitirenleri “şehit” ilan edip olayın üstünü ürtmeye çalışması, 5 ay önce aynı inşaatta hayatını kaybeden bir işçi için firmanın 5600 TL ceza ödeyerek yoluna devam etmesi ve işçilerin “asansör arızalıydı” demeçleri yaşanan facianın ve ihmaller zincirini ortaya koyuyor.
‘Kamu yararı’na cinayet
Evrensel gazetesinin ortaya çıkardığı bir belgede, İstanbul Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından inşaata “kamu yararı” bulunduğu gerekçesiyle gece-gündüz çalışma izni verilmiş. Haberde, TOKİ ile arsa satışı karşılığı gelir paylaşımı sözleşmesi yapan Torunlar-Kapıcıoğlu ortaklığı, “Torunlar Towers Projesi” için 6 Ocak 2014 tarihinde bir şirkete “Gayrımenkul Değerleme Raporu” düzenletiyor. 2012 yılında ruhsatının verildiği ve işin bitiş tarihinin 1 Ağustos 2014 olduğu düşünüldüğünde, 6 Ocak 2014 tarihli değerleme raporuna göre işin zamanında yetiştirilemeyeceği ortaya çıktı. İstanbul Valiliği Mahalli Çevre Kurulu’ndan, 27 Ocak 2014’te yapılan başvuruyla, 24 saat çalışma izni kararı çıkartıldı. Valilik, proje için Galatasaray Spor Kulübü’nün ağzından TOKİ’nin aldığı bu arazide inşaatın 24 saat sürmesinde “kamu yararı” vardır, kararı almasından çok önce, İstanbul Tabip Odası Mayıs 2014’te “aman bu inşaata dikkat, 8-10 ölüm olacak” demişti. Öte yandan olayla ilgili gözaltına alınan 8 kişi serbest bırakıldı.
Mecidiyeköy’de 10 işçinin yaşamını yitirmesine neden olan rezidansın erken bitirilmesi için İstanbul Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından ‘kamu yararı’ var denilerek gece-gündüz çalışma izni verildiği ortaya çıktı. Firma sahibi ise faciayı ‘sektörel vaka’ olarak değerlendirdi
Mecidiyeköy’de yıkılan Ali Sami Yen Stadı’nın arazisine yapılan rezidans inşaatında işçileri taşıyan asansörün 32. kattan yere çakılması sonucu 10 işçinin yaşamını yitirmesi ardından katliama ilişkin skandallar zinciri peş peşe geldi. Rizadansın erken bitirilmesi için İstanbul Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından inşaata “kamu yararı” bulunduğu gerekçesiyle gece-gündüz çalışma izni verilmesi, şirket sahibinin katliamı “sektörel vaka” olarak nitelendirmesi, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun ise yaşamını yitirenleri “şehit” ilan edip olayın üstünü ürtmeye çalışması, 5 ay önce aynı inşaatta hayatını kaybeden bir işçi için firmanın 5600 TL ceza ödeyerek yoluna devam etmesi ve işçilerin “asansör arızalıydı” demeçleri yaşanan facianın ve ihmaller zincirini ortaya koyuyor.
‘Kamu yararı’na cinayet
Evrensel gazetesinin ortaya çıkardığı bir belgede, İstanbul Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından inşaata “kamu yararı” bulunduğu gerekçesiyle gece-gündüz çalışma izni verilmiş. Haberde, TOKİ ile arsa satışı karşılığı gelir paylaşımı sözleşmesi yapan Torunlar-Kapıcıoğlu ortaklığı, “Torunlar Towers Projesi” için 6 Ocak 2014 tarihinde bir şirkete “Gayrımenkul Değerleme Raporu” düzenletiyor. 2012 yılında ruhsatının verildiği ve işin bitiş tarihinin 1 Ağustos 2014 olduğu düşünüldüğünde, 6 Ocak 2014 tarihli değerleme raporuna göre işin zamanında yetiştirilemeyeceği ortaya çıktı. İstanbul Valiliği Mahalli Çevre Kurulu’ndan, 27 Ocak 2014’te yapılan başvuruyla, 24 saat çalışma izni kararı çıkartıldı. Valilik, proje için Galatasaray Spor Kulübü’nün ağzından TOKİ’nin aldığı bu arazide inşaatın 24 saat sürmesinde “kamu yararı” vardır, kararı almasından çok önce, İstanbul Tabip Odası Mayıs 2014’te “aman bu inşaata dikkat, 8-10 ölüm olacak” demişti. Öte yandan olayla ilgili gözaltına alınan 8 kişi serbest bırakıldı.
Sektörel vaka
Torunlar GYO Yönetim Kurulu Başkanı Aziz Torun yaşanan katliama ilişkin dün bir basın toplantısı düzenledi. Torun, faciayı “sektörel vaka” olarak değerlendirdi. “Şirketimiz için çok üzücü bir olay yaşandı” diyen Torun, “Sorumsuzluğu ya da kazayı meydana getiren nedeni şirketimize mal etmelerine ya da şirketimizin bu anlamda bir leke almasına asla müsaade etmeyeceğiz” dedi. İşçilerin asansör arızası konusunda firmayı daha önce defalarca uyardıkları yönündeki iddialar için “tamamen yalan” diyen Torun, gazetecilerle de gerilimli anlar yaşadı. “En son 9 Nisan’da bir işçi ölmüştü, müsterih misiniz” sorusuna ise “Bu soruyu böyle sorduğunuz için sizi kınıyorum” diye yanıt veren Torun “biz eğitimleri versek de çalışanların aynı hassasiyeti göstermediğini de biliyoruz” diyerek işçileri suçladı. Şantiyede sigortasız işçi çalışmadığını öne süren Torun, facianın yaşandığı asansöre 10 gün önce kendisinin de bindiğini belirterek, “Bu asansör, her binada bir tane var. Yük ve insan asansörü olarak tanımlanıyor. Bundan 10 gün önce ben de aynı asansörü kullandım” dedi. İş güvenliği ile ilgili gerekli tüm denetimlerin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yapıldığını öne süren Torun konuşması sırasında sık sık “kaza” vurgusu yaptı.
Şehit hükmündedirler
Başbakan Ahmet Davutoğlu katliamla ilgili yaptığı konuşmada yaşamını yitirenleri “şehit” ilan ederek iktidarın sorumluluğunu kapatmaya çalıştı. Davutoğul, ‘’Onlar alın teriyle emekleriyle helal rızık için çalıştılar, bu yönleriyle de bizim için şehit hükmündedirler. Aileleriyle ilgili de gerekli tedbirleri almayı düşünüyoruz’’ dedi.
Bakan Çelik: Temenni etti!
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, yaşanan iş cinayetiyle ilgili 8 kişinin gözaltına alındığını söyledi. Bakan Çelik, şantiyede yaptığı incelemelerin ardından basın mensuplarına açıklama yaptı. İşçilerin malzeme ile birlikte raylı asansör sistemiyle yukarı çıkarken asansörün raydan çıkması sonucu boşluğa düştüğünü belirten Çelik, “Temennimiz bu tür olayların bir daha yaşanmaması” dedi.
Bakan Çelik istifa etsin
İstanbul’da 10 işçinin can verdiği rezidans katliamına ilişkin HDP ve HDK yazılı açıklama yaptı. Katliamın politik sorumlusu olarak AKP hükümetini gösteren HDP, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’i derhal istifaya çağırdı. HDP, rezidans inşaatını yapan şirket olan Torunlar GYO yöneticilerinin de yargılanmasını istedi.
Burada oturmaya kim tenezzül edecek
HDP’li vekil Sırrı Süreyya Önder önceki gece incelemerinin ardından olay yerinde açıklama yaptı. Önder, “Bu bir kaza olsaydı; bir gün de bu işverenlerden birinin ölmesi gerekirdi değil mi? Bakın trafiğe kaza diyoruz zengini de ölüyor fakiri de ölüyor. Ama buraya kaza diyoruz, ölenlerin tamamı emekçi. Siz bir gün bir maden sahibinin madende öldüğünü duydunuz mu? Bir gün bu müteahhitlerden biri, kendi, çoluğu, çocuğu burada hayatını kaybetti mi? Bunun adı cinayettir” dedi. Önder, sorumluların katil olarak yargılanması gerektiğini belirterek, “İnsanların kanı üzerine burada oturmaya kim tenezzül edecek. Hangi kansız gelip burada bu cesetlerin üzerinde sefa sürecek. Böyle bir şey olamaz” dedi.
Torunlar GYO Yönetim Kurulu Başkanı Aziz Torun yaşanan katliama ilişkin dün bir basın toplantısı düzenledi. Torun, faciayı “sektörel vaka” olarak değerlendirdi. “Şirketimiz için çok üzücü bir olay yaşandı” diyen Torun, “Sorumsuzluğu ya da kazayı meydana getiren nedeni şirketimize mal etmelerine ya da şirketimizin bu anlamda bir leke almasına asla müsaade etmeyeceğiz” dedi. İşçilerin asansör arızası konusunda firmayı daha önce defalarca uyardıkları yönündeki iddialar için “tamamen yalan” diyen Torun, gazetecilerle de gerilimli anlar yaşadı. “En son 9 Nisan’da bir işçi ölmüştü, müsterih misiniz” sorusuna ise “Bu soruyu böyle sorduğunuz için sizi kınıyorum” diye yanıt veren Torun “biz eğitimleri versek de çalışanların aynı hassasiyeti göstermediğini de biliyoruz” diyerek işçileri suçladı. Şantiyede sigortasız işçi çalışmadığını öne süren Torun, facianın yaşandığı asansöre 10 gün önce kendisinin de bindiğini belirterek, “Bu asansör, her binada bir tane var. Yük ve insan asansörü olarak tanımlanıyor. Bundan 10 gün önce ben de aynı asansörü kullandım” dedi. İş güvenliği ile ilgili gerekli tüm denetimlerin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yapıldığını öne süren Torun konuşması sırasında sık sık “kaza” vurgusu yaptı.
Şehit hükmündedirler
Bakan Çelik: Temenni etti!
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, yaşanan iş cinayetiyle ilgili 8 kişinin gözaltına alındığını söyledi. Bakan Çelik, şantiyede yaptığı incelemelerin ardından basın mensuplarına açıklama yaptı. İşçilerin malzeme ile birlikte raylı asansör sistemiyle yukarı çıkarken asansörün raydan çıkması sonucu boşluğa düştüğünü belirten Çelik, “Temennimiz bu tür olayların bir daha yaşanmaması” dedi.
Bakan Çelik istifa etsin
İstanbul’da 10 işçinin can verdiği rezidans katliamına ilişkin HDP ve HDK yazılı açıklama yaptı. Katliamın politik sorumlusu olarak AKP hükümetini gösteren HDP, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’i derhal istifaya çağırdı. HDP, rezidans inşaatını yapan şirket olan Torunlar GYO yöneticilerinin de yargılanmasını istedi.
Burada oturmaya kim tenezzül edecek
HDP’li vekil Sırrı Süreyya Önder önceki gece incelemerinin ardından olay yerinde açıklama yaptı. Önder, “Bu bir kaza olsaydı; bir gün de bu işverenlerden birinin ölmesi gerekirdi değil mi? Bakın trafiğe kaza diyoruz zengini de ölüyor fakiri de ölüyor. Ama buraya kaza diyoruz, ölenlerin tamamı emekçi. Siz bir gün bir maden sahibinin madende öldüğünü duydunuz mu? Bir gün bu müteahhitlerden biri, kendi, çoluğu, çocuğu burada hayatını kaybetti mi? Bunun adı cinayettir” dedi. Önder, sorumluların katil olarak yargılanması gerektiğini belirterek, “İnsanların kanı üzerine burada oturmaya kim tenezzül edecek. Hangi kansız gelip burada bu cesetlerin üzerinde sefa sürecek. Böyle bir şey olamaz” dedi.
6 bin 720 TL verip kurtuldular
10 işçinin hayatını kaybettiği inşaatta 5 ay önce hayatını kaybeden başka bir işçi için Çalışma Bakanlığı’nın firmaya inşaatı durdurma cezası vermediği, firmanın işçi için 6750 TL ceza ödeyerek yoluna devam ettiği ortaya çıktı. 9 Nisan’da da 19 yaşındaki Erdoğan Polat adlı montaj işçisi aynı şekilde can vermişti. Wanlı Toprak’ın ölümünden sonra hazırlanan iş müfettiş raporunda; sepeti yere çakılan monoray iskele sisteminin doğru kurulup kurulmadığı anlaşılması için gerekli güvenlik testlerinin yapılmadığı, bağlantı elemanlarının bir testten geçirilmediği, kullanımına ilişkin üzerinde bir talimatnamenin olmadığı, risk değerlendirmesinin uygulanmadığı belirlendi. Tüm ölümcül ihmallere karşın; Çalışma Bakanlığı, 2014’ten itibaren inşaatlarda “durdurma” cezası uygulamasını kaldırıp yerine “süre verme” uygulamasına geçtiği için şirkete sadece 5 bin TL para cezası kesildiği ortaya çıktı. Faciadan beş gün sonra şantiyeye giden Çalışma Bakanlığı iş müfettişleri hazırladıkları raporda, kazaya neden olan “monoray iskele sisteminin kurulumundan sonra gerekli güvenlik testlerinin yapılmadığını” saptadı. Yapılan inceleme sonucunda noksanlıklardan ötürü şirkete toplam 6 bin 720 TL para cezası verildi. Şirket 2013 yılında da 3 bin TL cezaya çarptırılmıştı.
Cenazeler ailelerine teslim edildi!
Hayatını kaybeden 10 işçinin cenazeleri otopsi işlemlerinin tamamlanmasının ardından ailelerine teslim edildi. Cenazelerin araçlarla çıkartılması sırasında gözyaşları sel oldu. Cenazeler aileleri tarafından toprağa verilmek üzere memleketlerine götürüldü.
Hayatını kaybeden 10 işçinin cenazeleri otopsi işlemlerinin tamamlanmasının ardından ailelerine teslim edildi. Cenazelerin araçlarla çıkartılması sırasında gözyaşları sel oldu. Cenazeler aileleri tarafından toprağa verilmek üzere memleketlerine götürüldü.
Yeğenini kaybeden Çetin Paça, katliamın göz göre göre geldiğini, asansörün daha önce de bozulduğunu belirtti. Başbakan Davutoğlu yaşamını yitirenleri ‘şehit’ ilan ederek iktidarın sorumluluğunu örtmeye çalıştı. HDP ise faciasının politik sorumlusu olarak AKP hükümetini gösterdi
10 işçinin yaşamını yitirdiği rezidans inşaatında çalışan işçiler, arkadaşlarının ölümüne yol açan asansörün faciadan hemen önce de bozulduğunu, ancak çağrılan servisin üstün körü kontrolünden hemen sonra yeniden devreye sokulduğunu anlattı. İşçiler bazı şirket yetkililerinin kendilerini bu bilgileri basınla paylaşmamaları konusunda uyardıklarını da söyledi.
Yaşamını yitiren işçilerden Ferdi Kara’nın dayısı Çetin Paça, denetimsizliklerden kaynaklı yaşanan facianın göz göre göre geldiğini belirterek, asansörün daha önce de bozulduğunun konuşulduğunu ileri sürdü. Kara’nın amcası Şahabettin Kaya ise “Türkiye’de insan hayatı çok ucuz. Böyle olmamalı. Firma sahipleri işçilerin sırtından para kazanacak, işçiler evinden yurdundan uzaklaşıp gelip burada çalışacak, insanlar çoluk çocuğunu burada kaybedecek, yazık değil mi?” diye isyan etti.
‘Roboski’yi aklıma getirdi’
Asansörün düştüğü haberinin ulaşması üzerine olay yerine ilk giden işçiler arasında bulunduğunu belirten Fesih Ağcakaya isimli işçi de olay yerine gittiğinde karşılaştığı görüntünün aklına Roboski katliamını getirdiğini söyledi. Ağcakaya, “Aklıma ilk olarak Roboski geldi, kemik et ve demir parçaları iç içe geçmişti” dedi. Asansörde daha önce de sürekli arızaların meydana geldiğini belirten Ağcakaya, aynı asansörün faciadan önce de arıza yaptığını, hatta bir kat düştükten sonra durduğunu, çağrılan servisin üstün körü bir kontrolünün ardından ise asansörün tekrar faaliyete geçirildiğini aktardı. Ağcakaya, ayrıca bazı şirket yetkililerinin kendilerini bu bilgileri basınla paylaşmamaları konusunda uyardıklarını da söyledi. İsmini vermek istemeyen bazı işçiler Ağcakaya’yı doğrulayarak asansörün daha önce birkaç kez arıza yaptığını ifade etti. İşçiler, kontrollerin ve denetimlerin yeterli olmamasından kaynaklı böylesi bir facianın yaşandığını söyledi.
10 işçinin yaşamını yitirdiği rezidans inşaatında çalışan işçiler, arkadaşlarının ölümüne yol açan asansörün faciadan hemen önce de bozulduğunu, ancak çağrılan servisin üstün körü kontrolünden hemen sonra yeniden devreye sokulduğunu anlattı. İşçiler bazı şirket yetkililerinin kendilerini bu bilgileri basınla paylaşmamaları konusunda uyardıklarını da söyledi.
Yaşamını yitiren işçilerden Ferdi Kara’nın dayısı Çetin Paça, denetimsizliklerden kaynaklı yaşanan facianın göz göre göre geldiğini belirterek, asansörün daha önce de bozulduğunun konuşulduğunu ileri sürdü. Kara’nın amcası Şahabettin Kaya ise “Türkiye’de insan hayatı çok ucuz. Böyle olmamalı. Firma sahipleri işçilerin sırtından para kazanacak, işçiler evinden yurdundan uzaklaşıp gelip burada çalışacak, insanlar çoluk çocuğunu burada kaybedecek, yazık değil mi?” diye isyan etti.
‘Roboski’yi aklıma getirdi’
Asansörün düştüğü haberinin ulaşması üzerine olay yerine ilk giden işçiler arasında bulunduğunu belirten Fesih Ağcakaya isimli işçi de olay yerine gittiğinde karşılaştığı görüntünün aklına Roboski katliamını getirdiğini söyledi. Ağcakaya, “Aklıma ilk olarak Roboski geldi, kemik et ve demir parçaları iç içe geçmişti” dedi. Asansörde daha önce de sürekli arızaların meydana geldiğini belirten Ağcakaya, aynı asansörün faciadan önce de arıza yaptığını, hatta bir kat düştükten sonra durduğunu, çağrılan servisin üstün körü bir kontrolünün ardından ise asansörün tekrar faaliyete geçirildiğini aktardı. Ağcakaya, ayrıca bazı şirket yetkililerinin kendilerini bu bilgileri basınla paylaşmamaları konusunda uyardıklarını da söyledi. İsmini vermek istemeyen bazı işçiler Ağcakaya’yı doğrulayarak asansörün daha önce birkaç kez arıza yaptığını ifade etti. İşçiler, kontrollerin ve denetimlerin yeterli olmamasından kaynaklı böylesi bir facianın yaşandığını söyledi.
‘ Altı çocuğum vardı ikisi gitti’
Faciada yaşandığı yerde 4 oğlu ile çalıştığını belirtilen ve oğullarından Tahir ve Ferdi Kara’yı kaybeden baba Mithat Kara “Ali Sami Yen iki çocuğumu aldı. 6 çocuğum vardı ikisi gitti” diyerek gözyaşı döktü. Acılı babayı çevredeki işçiler inşaat içine alarak teselli etmeye çalıştı. Tahir ve Ferdi Kara’nın köylüsü ve yakını olduğunu söyleyen Celal Sarı, “Burada çalışan bir köylümüzün telefonu ile olayı öğrendim. Bu olay ihmalkarlık. Buraya asansörleri kuran firma denetleme yapması lazım. İnsan hayatı bu kadar ucuz mu?” diye konuştu.
Faciada yaşandığı yerde 4 oğlu ile çalıştığını belirtilen ve oğullarından Tahir ve Ferdi Kara’yı kaybeden baba Mithat Kara “Ali Sami Yen iki çocuğumu aldı. 6 çocuğum vardı ikisi gitti” diyerek gözyaşı döktü. Acılı babayı çevredeki işçiler inşaat içine alarak teselli etmeye çalıştı. Tahir ve Ferdi Kara’nın köylüsü ve yakını olduğunu söyleyen Celal Sarı, “Burada çalışan bir köylümüzün telefonu ile olayı öğrendim. Bu olay ihmalkarlık. Buraya asansörleri kuran firma denetleme yapması lazım. İnsan hayatı bu kadar ucuz mu?” diye konuştu.
Beş gün önce işe başlamıştı
Hayatını kaybeden işçilerin en küçüğü Dersim’in Pertag (Pertek) ilçesi nüfusuna kayıtlı 21 yaşındaki Hıdır Ali Genç oldu. Tunceli Üniversitesi’nde okuyan Ali Hıdır Genç babası Mustafa Genç ile aynı şantiyede çalışıyordu. Oğlu Hıdır’ın İstanbul’a staj için geldiğini ve stajının ardından okul masraflarını çıkartmak için şantiyede 5 gün önce işe başladığını belirten baba, asansöre bindiği sırada oğluna “Dikkatli ol” diye seslendiğini, 15 dakika sonra ise duyduğu ses ile yıkıldığını söyledi. Baba Genç, şantiyede işçilerin eğitim aldıkları iddiasının gerçeği yansıtmadığını, 3 gündür arızalı olan asansörde ise hiçbir güvenlik önlemi olmadığını söyledi. Baba Genç, “Baretle yelekle güvenlik olmaz” dedi.
Hayatını kaybeden işçilerin en küçüğü Dersim’in Pertag (Pertek) ilçesi nüfusuna kayıtlı 21 yaşındaki Hıdır Ali Genç oldu. Tunceli Üniversitesi’nde okuyan Ali Hıdır Genç babası Mustafa Genç ile aynı şantiyede çalışıyordu. Oğlu Hıdır’ın İstanbul’a staj için geldiğini ve stajının ardından okul masraflarını çıkartmak için şantiyede 5 gün önce işe başladığını belirten baba, asansöre bindiği sırada oğluna “Dikkatli ol” diye seslendiğini, 15 dakika sonra ise duyduğu ses ile yıkıldığını söyledi. Baba Genç, şantiyede işçilerin eğitim aldıkları iddiasının gerçeği yansıtmadığını, 3 gündür arızalı olan asansörde ise hiçbir güvenlik önlemi olmadığını söyledi. Baba Genç, “Baretle yelekle güvenlik olmaz” dedi.
Aynı asansörde kaza oldu
Kazanın yaşandığı şantiyede 9 aydır iç dekorasyon uygulamacısı olarak çalıştığını söyleyen Hüseyin Yıldız asansörlerin sürekli arızalandığını belirtti. Hüseyin Yıldız, “Daha önce o animak (yük asansörü) B4 dediğimiz yere çakıldı. İçinde birkaç kişi vardı. Alçaktan çakıldığı için içindeki arkadaşlarımıza bir şey olmadı. Ama biz bunu dile getirdik. Bizim bu animakla çıkmamız pek doğru değil. Çünkü hergün aynı şey. Her gün arıza. Bir bakıyoruz bir gün biri arızalı, öbür gün diğeri arızalı. Şeflerimize söylüyoruz. Animak her gün arıza yapabilir mi diye. Bunu bizzat ben kendim dile getirdim. İlla birkaç kişinin ölmesi mi lazım önlem alınması için. Daha İsmail Sarıtaşlar çok ölecek” dedi.
Kazanın yaşandığı şantiyede 9 aydır iç dekorasyon uygulamacısı olarak çalıştığını söyleyen Hüseyin Yıldız asansörlerin sürekli arızalandığını belirtti. Hüseyin Yıldız, “Daha önce o animak (yük asansörü) B4 dediğimiz yere çakıldı. İçinde birkaç kişi vardı. Alçaktan çakıldığı için içindeki arkadaşlarımıza bir şey olmadı. Ama biz bunu dile getirdik. Bizim bu animakla çıkmamız pek doğru değil. Çünkü hergün aynı şey. Her gün arıza. Bir bakıyoruz bir gün biri arızalı, öbür gün diğeri arızalı. Şeflerimize söylüyoruz. Animak her gün arıza yapabilir mi diye. Bunu bizzat ben kendim dile getirdim. İlla birkaç kişinin ölmesi mi lazım önlem alınması için. Daha İsmail Sarıtaşlar çok ölecek” dedi.
0 yorum:
Yorum Gönder