çağımızın en büyük tehdit ve tehlikelerinin başında nükleer santrallerin geldiğini söyleyen KCK Sağlık Komitesi üyesi Hebun Mahir, “Gelişmiş ülkeler nükleer santralleri kapatıyor ama Türk devleti bu tehlikeyi görmüyor. Nükleer durdurulamazsa tam bir hüsran olur" diyerek, nükleer enerji istemediklerini vurguladı. KCK komitesi, "nükleere inat, yaşasın hayat" sloganıyla hayat bulan yürüyüşlere katılmaya çağırdı.
Türkiye ve Kürdistan’da kurulmak istenen nükleer santrallerin doğa ve insan üzerinde yaratacağı tahribatları değerlendiren Hebun Mahir, nükleer santrallerin hükümetin kar hırsından kaynaklandığını söyleyerek 1986 yılında yaşanan Çernobil faciasını hatırlattı. Mersin Akkuyu’da yapımına devam edilen nükleer santralin kapatılarak yerine rüzgar santrallerinin kurulması gerektiğini belirten Mahir, çevrecileri, sağlık emekçilerini ve ilgili herkesi nükleer santrallere karşı harekete geçmeye çağırdı.
KCK Sağlık Komitesi üyesi Hebun Mahir, nükleer santrallerin insan ve doğa üzerinde yaratacağı tahribatlara dair şöyle konuştu: “Nükleer santraller yasallaşmış olsalar da, vicdanen ve ahlaken yasal değildir. Ekoloji ve halkın sağlığı açısından, hiçbir meşruluğu bulunmamaktadır. Nükleer santrallerin yapımında herhangi bir kaza veya sızıntı durumunda insan ve hayvanlar başta olmak üzere canlı olan ne varsa ciddi zarar görecektir. Nükleer santrallerin olduğu her yerde bütün canlılar tehdit ve tehlike altındadır”
NÜKLEER ATIKLAR BÜYÜK TEHLİKE
Nükleer atıkların yok edilmesinin ciddi bir sorun olduğuna dikkat çeken Hebun Mahir, doğada saklı kalan radyoaktif kimyasal atıkların bulunduğu bölgelerde yüz yıla kadar doğa tahribatı yarattığını söyledi. “Radyoaktif sızıntı veya kaza oluşursa, bunun faturası 100 yıllara varacak faciadır” diyen KCK Sağlık Komite üyesi, şu tehlikelere dikkat çekti: “Bu santrallerde yaşanacak bir kaza veya sızıntı, atmosfer içerisinde hem kanserojen hem de mutagenik(genetik değişikliği) gibi sorunlar ortaya çıkartacaktır. Bu durum Çernobil’de, Amerika ve Japonya’da yaşanan kazalarda görüldü. Bu kazaların yaşandığı yerlerde tıpkı atom bombasının kullanıldığı Hiroşima, Nagazaki gibi şehirlerde olduğu gibi, üzerinden 45-50 yıl geçmesine rağmen buralarda hiçbir ot yetişmiyor, hiçbir canlı yaşayamıyor ve ilik kanserinden birçok ölümcül hastalığa kadar tam bir vahşet tablosu yaşanmaktadır."
GELİŞMİŞ ÜLKELER NÜKLEER SANTRALLERİ KAPATIYOR
Gelişmiş ülkelerin bu tür enerji üretimini durdurma kararı aldıklarını Türkiye’nin nükleer santrallerde ısrarının nedeninin ise sözde ekonomik ve sanayide gelişme isteği olduğunu kaydeden Hebun Mahir, Türk devletinin ekolojik bakış açısına sahip olmadığını söyledi.
Mahir devamla şöyle konuştu: “AKP hükümeti nükleer santrallerle elektrik ve kimyasal, nükleer sanayi oluşturmak istiyor. Bu, son derece pahalı ve tehlikeli olan bir teknolojidir. Sanayide kullanılan elektrik ihtiyacı enerji üretimini zorunlu kılmaktadır. Türk devleti fosil yakıtlardan elde edilen enerjileri, Petrol ve kömür kaynaklarını, hidroelektrik santralleri, doğal gazları ve yer altı kaynaklarını yeterince işletemediği için nükleere yöneliyor. Enerji ihtiyacını karşılamak için ya mevcut enerji kaynaklarının daha verimli kullanılması ya da yeni kaynakların bulunması gerekir. Nükleer santraller var olan ihtiyacı karşılamak için bir çıkış yolu olarak görülemez”
NÜKLEER DURDURULMAZSA HÜSRAN OLUR
KCK Sağlık Komitesi üyesi Hebun Mahir, nükleer santrallerin engellenememesi durumunda önümüzdeki yüzyıla hüsran bırakılmış olacağı uyarısında bulunarak üretim kaynaklarının insan merkezli değil ekolojik bakış açısıyla ele alınması gerektiğini söyledi. “Enerji ihtiyacı doğal kaynaklarla karşılanmalı” diyen Mahir, “Nükleer enerji, nükleer silahların artışı ve atık depolama demektir. Yeni nesillere soluyabilecekleri hava ve yaşayabilecekleri bir doğa bırakmak istiyorsak nükleere hayır demeliyiz” şeklinde konuştu.
TOPLUM NÜKLEER SANTRALLERE KARŞI BİLİNÇLENDİRİLMELİ
Nükleer santrallerin tehlikeleri konusunda halkın yeterince bilinçlendirilmediğini söyleyen KCK Sağlık Komitesi üyesi Mahir, çevrecilere ve sağlık uzmanlarına bu konuda önemli görevler düştüğünü kaydetti.
Mahir, “İnsanlar kansere maruz kalırken özünde doğa kanserli bir hale getirilmektedir. Herkesin bunu çok iyi anlaması gerekir. Doğayı cansız, kullanılması gereken bir nesne olarak gören kapitalist modernitenin en temel yanılgısı budur. Doğa canlı bir evrendir. Doğaya yapılacak zulme seyirci kalmak, özgürlük ve insanlık değerlerinden uzaklaşmak demektir. Kapitalist Modernitenin kar rantına karşı toplumlar duyarlı olmalılar. Doğasını savunmak kendini, geleceğini ve insanlığı savunmaktır” ifadelerini kullandı.
NÜKLEER SANTRAL ENERJİ DEĞİL KANSER ÜRETİR
Son dönemde Mersin Akkuyu’da yapımına devam edilen nükleer santrale karşı gelişen halk tepkisini çok haklı ve değerli gördüklerini söyleyen Hebun Mahir sözlerini şu şekilde sürdürdü: “KCK Sağlık Komitesi olarak, tüm sağlık camiasını ‘nükleere inat, yaşasın hayat’ sloganıyla hayat bulan yürüyüşlere katılmaya davet ediyoruz. Bu santraller enerji değil kanser üretir. Üretim değil doğanın tüketimine yol açar. Sağlıklı insan ruhsal, fiziksel ve zihinsel açıdan iyi olan insandır. Nükleer santrallerin bulunduğu bir yerde ne ruhsal ne de fiziksel olarak iyi olunamaz. Bu bakımdan sağlık emekçilerine ve çevrecilere önemli görevler düşmektedir. Yaşamı, doğayı ve insanı seven herkesi, ilgili kurumları nükleere karşı mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz. Doğamızı ve yaşamımızı mahvedecek olan nükleer enerjiyi istemiyoruz diyelim. AKP hükümetinin doğaya tahakküm kurma hırsına hayır diyelim”
MERSİN'DE RÜZGAR SANTRALLERİ KURULSUN
Halkın hükümet üzerinde baskı kurarak alternatif enerji kaynaklarını gündeme koyması gerektiğini söyleyen KCK Sağlık Komitesi üyesi Hebun Mahir, Mersin’de nükleer santral değil, rüzgar santralleriyle enerji ihtiyacının karşılanabileceğini ifade etti.
Hebun Mahir sözlerini şu şekilde sonlandırdı: “Mersin’in coğrafyası, doğası enerji ihtiyacını karşılayabilir. Mersin, yüksek dağlara, yüksek rüzgar akımlarına sahiptir. Mersin’in Jeotermal kaynakları vardır. Güneş enerjisi değerlendirilmelidir. Türkiye ve Kürdistan’ın birçok alternatif doğal enerji kaynakları vardır. devlet bilinçli olarak bunları kullanmıyor.”
0 yorum:
Yorum Gönder