Uluslararası Özgür Kadın Vakfı 8 Mart mesajında "8 Mart'ı hatırlamıyoruz çünkü bir gün değil her gün kadın rengi olmalı. Bir gün değil her gün kadının varlığı görünür olmalı, bir gün değil zamanın her anı kadın özgürlüğüne, direnişine adanmalı" dedi.
Merkezi Rotterdam'da bulunan Uluslararası Özgür Kadın Vakfı 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla bir mesaj yayınladı.
8 Mart'ın 104. yılının kutlandığını ancak dünyanın 'ilk sömürgesi' kadınların özgürlük mücadelesinin sadece bu kısa tarihe dayanmadığını vurgulayan Özgür Kadınlar Vakfı, "Doğal toplumun, eşit ve özgür yaşamın yaratıcısı kadınların mücadelesi de dünyada eşitsizliklerin başlangıcı kadar eski. Kadınların bedenini, emeğini, fikrini ve yaratıcılığını sömüren ataerkil sistemin kendini kurumlaştırdığı beş bin yıl öncesine dayanıyor. Ataerkil sistemin beş bin yıldır uyguladığı tüm yöntemlere; yalana, talana, cins ve emek sömürüsüne karşı kadınlar direniyor. Çünkü kadınların varlık olmadığı bir dünyada özne nesne ayrımı ortadan kalkmış, toplum ahlaki ve politik değerlerle değil egemenlerin çıkarlarına göre yazılıp çizilen hukukla yönetilmeye çalışılmış, doğa ve insan,birey ve toplum arasındaki dünya ortadan kalkmış olacaktır" dedi.
KADINLAR JEANNE D'ARCLARI, ROSALARI UNUTMADI
Mesajda devamla şu ifadeler yer aldı:
"Kapitalist modernite ile kendini kurumlaştıran ataerkil sistem böyle bir dünyayı yarattığı yanılgısını yaşıyor. Kadını sistemi içine hapsettiğini, ona erkeğinin karısı, çocuğunun anası, anasının kızın olmaktan öte bir rol biçmediğini, buna itiraz ederse yaşam hakkının yine bir erkek tarafından elinden alınacağını sanıyor. Kadının duygu ve düşüncesini paramparça edip, bedenini parçalayıp her birine ayrı fiyat biçtiğini sanıyor. Sanıyor ki kadınlar Hypatha'nın, Jeanne D'arc'ın, Mirabel kardeşlerin, Plaza Del Mayo analarının Rosa Lüksemburg'ların duygusunu ve düşüncesini erkeğe teslim etmeyen kadınların direnişini unuttu.
Oysa Beselerin, Zarifelerin, Leyla Qasım'ın yaktığı meşale halen gürül gürül yanıyor. O ateş hiç sönmedi. Beritan'ın uçurumlardan attığı, Zilan'ın paramparça ettiği, Zekiye, Rahşan, Ronahi ve Berivan, Viyan'ın cayır cayır yaktığı bedenleri yakıyor şimdi o ateşi. Ateş kızıllığını Sakine Cansız'ın saçlarından, gürlüğünü Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez'in yaşam dolu kahkahalarından alıyor.
HER GÜNÜ 8 MART GİBİ YAŞIYORUZ
Kürdistan dağlarında erkek egemen sisteme karşı kendini bir varlık haline getiren duygusu, düşüncesini yeniden kendine ait kılan, kendi sistemini kuran Kürt kadının özgürlük mücadelesi varoldukça o ateş sönmeyecek."
Kürt kadınlarının erkek egemen sistemin hesaplarını bozmada öncülük rolünü üstlendiğinin altını çizen Uluslararası Özgür Kadınlar Vakfının mesajında, "dünyadaki kadın hareketlerine düşünsel ve pratik anlamda güç veren Kürt kadın özgürlük hareketinin bu rolünü layıkıyla yerine getireceğini biliyoruz. Bizler de bu hareketin neferleri, Uluslararası Özgür Kadınlar Vakfı olarak bu rolün yerine getirilmesi için vargücümüzle çalışacağız. Kapitalist modernitenin halkların kadınların emekçilerin mücadelesini bir güne sıkıştıran, hatırlatan, atıfta bulunan yöntemlerine karşı her günümüzü 8 Mart gibi yaşayacağız. 8 Mart'ı hatırlamıyoruz çünkü bir gün değil her gün kadın rengi olmalı. Bir gün değil her gün kadının varlığı görünür olmalı, bir gün değil zamanın her anı kadın özgürlüğüne, direnişine adanmalı" denildi.
Mesaj, her günün 8 Mart coşkusuyla geçmesi temennisiyle son buldu.
0 yorum:
Yorum Gönder