Aralarında Hatip Dicle'nin de bulunduğu 'KCK Ana davası'ndan tutuklu 88 Kürt siyasetçi için avukatlar Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Amed Baro Başkanı Tahir Elçi, 5 yıl tutukluluk süresinin kabul edilemeyecek bir durum olduğunu belirterek, "başvurumuz acil bir başvurudur. Umuyoruz ki, mağdur müvekkillerimiz kısa bir süre içinde özgürlüklerine kavuşurlar" dedi.
Amed "KCK ana davası"nda tutuklu yargılanan aralarında eski DEP milletvekili Hatip Dicle'nin de aralarında bulunduğu Kürt siyasetçiler için avukatları, uzun tutukluluk süresinden dolayı tahliye edilmeleri talebiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Başvurunun ardından avukatlar, İHD Genel Merkezi'nde basın toplantısı düzenledi. Toplantıya, avukatların yanı sıra İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ve Amed Baro Başkanı Tahir Elçi de katıldı. Avukatlar adına açıklama yapan Tahir Elçi, Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmekte olan "KCK ana davası"nda yargılanan 88 kişi için Anayasa Mahkemesi'ne başvurduklarını belirterek, "Anayasal hakkımızı, kişisel hakkımızı kullandık" dedi.
Elçi, Nisan 2009 tarihinden bu yana "KCK" adı altında bir yönelimde bulunulduğunu ve bunun sonucunda birçok Kürt siyasetçinin tutuklanarak, cezaevine konulduğunu hatırlatarak, "Binlerce insan gözaltına alındı, tutuklandı. Bu kişiler 5 yıldır, tutuklu olarak yargılanıyor. Bu davalardan en dikkat çekici olanı ve en kapsamlı olanı Diyarbakır'da görülen KCK ana davasıdır. Bu dava kapsamında üç ana dalga biçiminde 152 kişi tutuklandı, daha sonra ise başka davaların birleşmesiyle bu sayı 194'ü buldu. Tabi süreç için tahliyelerde yaşanmıştır. Bu davada halen 94 tutuklu bulunmaktadır. Birkaç tutuklu için daha önce AYM'ye yapılan başvuruların yanı sıra bugün 88 isim hakkında daha kişisel şikâyet hakkımızı kullandık ve Anayasa Mahkemesi'ne başvurduk" diye konuştu.
"KCK ana davası"nda BDP'nin yöneticileri ve üyelerinin bulunduğunu hatırlatan Elçi, şunları dile getirdi:
"Bunların içinde daha önce 10 cezaevinde kalan Hatip Dicle'de bulunmaktadır. Bunların tümü sivil insanlardır. Biz kişisel şikayetlerimizi Anayasası'nın 19. Maddesi'ne göre yaptık. Yani kişi özgürlüğü hakkını ihlaline ilişkin yaptık. Bununla birlikte seçilme hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle Anayasa'nın 67. Maddesi'ne göre şikayette bulunduk. Halen 13 seçilmiş isim bulunmaktadır. Daha başka davalarda seçilmiş kişiler yargılanmaktadır."
2009'da yapılan "KCK" baskınlarında hiçbir silahlı eylem ve şiddet içinde bulunmayan kişilerin, "silahlı örgüt faaliyeti" gerekçesiyle yargılandığını vurgulayan Elçi, "Haklarında dava açılan insanlar silahlı insanlar değildir. Yapılan eylem ve etkinlikler tümüyle legaldir. Bu dava demokratik bir ülkede olmaması gereken bir davadır. 23 Eylül 2011 yılında Anayasa Mahkemesi'ne kişisel başvuru yolu açıldı. Anayasa Mahkemesi tutuklu milletvekilleriyle ilgili bir karar verdi. Anayasa Mahkemesi 3 yıl ve daha üstü tutukluluk süresini kişi özgürlüğü hakkının ihlaline aykırı olduğunu duyurdu" diye konuştu.
Anayasa Mahkemesi'nin bu kararı ortadayken yargının yapması gerekenin ise bu standartları hayata geçirmesi olduğunun altını çizen Elçi, şunları ifade etti: "Ancak ne yazık ki, bu hukuksal belgeleri ve gerçekleri mahkemelerin önüne koymamıza rağmen, mahkemeler, Özel Yetkili Ağır Ceza mahkemeleri Anayasa Mahkemesi'nin bu kararlarını görmezden geliyor ve bunu uygulamaktan kaçınıyorlar. Yargı, Anayasa Mahkemesi'nin gereklerini yerine getirmediği için Anayasa Mahkemesi binlerce davaya bakmak durumunda kalmıştır. Bizim başvurumuz çok acil bir başvurudur. 5 yıllık tutukluluk süresi kabul edilecek bir durum değildir. Bu kişi özgürlüğünün ağır bir ihlalidir. Biz umuyoruz ki, Anayasa Mahkemesi kısa bir süre içinde başvurumuzla ilgili bir karar verir. Mağdur müvekkillerimiz kısa bir süre içinde özgürlüklerine kavuşurlar."
Elçi'den sonra söz alan İHD Genel Başkanı Türkdoğan ise Anayasa Mahkemesi'nin kararlarını kabul etmeyen mahkemelerin kapatılması gerektiğini belirterek, "Yüksek mahkemenin kararlarına direnen yargıçlar hakkında ise etkili soruşturma yöntemlerine başvurulmalıdır. Bu iş artık yargılama yapmaktan çıkmıştır. Dolayısıyla HSYK'nin artık görevini yapma zamanı gelmiştir" dedi.
Anayasa Mahkemesi'nin bu kararı ortadayken yargının yapması gerekenin ise bu standartları hayata geçirmesi olduğunun altını çizen Elçi, şunları ifade etti: "Ancak ne yazık ki, bu hukuksal belgeleri ve gerçekleri mahkemelerin önüne koymamıza rağmen, mahkemeler, Özel Yetkili Ağır Ceza mahkemeleri Anayasa Mahkemesi'nin bu kararlarını görmezden geliyor ve bunu uygulamaktan kaçınıyorlar. Yargı, Anayasa Mahkemesi'nin gereklerini yerine getirmediği için Anayasa Mahkemesi binlerce davaya bakmak durumunda kalmıştır. Bizim başvurumuz çok acil bir başvurudur. 5 yıllık tutukluluk süresi kabul edilecek bir durum değildir. Bu kişi özgürlüğünün ağır bir ihlalidir. Biz umuyoruz ki, Anayasa Mahkemesi kısa bir süre içinde başvurumuzla ilgili bir karar verir. Mağdur müvekkillerimiz kısa bir süre içinde özgürlüklerine kavuşurlar."
Elçi'den sonra söz alan İHD Genel Başkanı Türkdoğan ise Anayasa Mahkemesi'nin kararlarını kabul etmeyen mahkemelerin kapatılması gerektiğini belirterek, "Yüksek mahkemenin kararlarına direnen yargıçlar hakkında ise etkili soruşturma yöntemlerine başvurulmalıdır. Bu iş artık yargılama yapmaktan çıkmıştır. Dolayısıyla HSYK'nin artık görevini yapma zamanı gelmiştir" dedi.
0 yorum:
Yorum Gönder