Avrupa Parlamentosu’nda Aralık ayında yapılan oylamada cinsel eğitimin artırılması ve güvenli kürtaj hakkının yasal güvence altına alınması önerisinin az oy farkıyla da olsa reddedilmesi kadın örgütleri üzerinde şok etkisi yarattı. Tutucu ve Hıristiyan Demokrat partilerinin oluşturduğu “Avrupa Halk Partisi-Hıristiyan Demokratlar” (EEP) ve AKP’nin de içerisinde yer aldığı “Avrupa Muhafazakarlar ve Reformcular Grubu” (ECR) öneriye karşı oy kullandılar.
Son dönemlerde kürtaj karşıtı güçlerin global çapta kampanyalar yürütmeleri ve bunun sonucu olarak Avrupa Parlamentosu’nda yapılan bir oylamayı kazanmaları Avrupa Parlamentosu’ndaki kadın milletkevillerini kaygılandırıyor.
Avrupa Birliği’nin uluslararası röprodüksiyon (eşleşme, çoğalma) haklarından sorumlu merkezinin Başkanı Johanna Westeson, “Kampanya oldukça alarm verici. Bugüne kadar yoğun ve eşgüdüm halinde yürütülen başka bir kampanyaya şahit olmadık. Bir korkutma taktiğiydi” açıklaması yaptı.
Westeson, tüm Avrupa parlamenterlerine öneriyi çarpıtan, pedofilliği özendirdiğini iddia eden e-postalar gönderildiğini ancak mektubu yollayanların gerçek amaçlarının cinsel eğitim ve kürtaj hakkına verilecek desteği engellemek olduğunu söylüyor.
KÜRTAJIN YASAKLANMASI KADINLARIN SAĞLIKLARINA YÖNELİK TEHDİT
Avrupa Birliği İçişleri Bakanı Cecilia Malmström, Liberal Kadınların Dış Politika Sözcüsü Jenny Sonesson ile birlikte yaptığı ortak açıklamada Avrupa’da kürtaj hakkına yönelik sınırlama ve saldırılara dikkat çekti ve kürtajı yasaklamanın kadınların sağlıklarını tehdit edeceği uyarısında bulundu.
Cinsel eğitim ve röprodüksiyon sağlığın Avrupa Birliği vatandaşlarının tartışılmaması gereken hakları olduğuna ancak Avrupa Birliği’nin kadınların kürtaj hakkını güvence altına alacak ortak bir yasası olmadığına dikkat çekti.
Bu durumunun aralarında İsveç’in de bulunduğu ülkelerde saatin geriye alınması riskini ortaya çıkaracağını belirten Malmström, “Polonya, İrlanda ve Malta’da kürtajın yasaklanmasının yol açtığı sonuçları tartışmalıyız. Eşitlik, insan hakları ve ayrımcılığın önlenmesi Avrupa Birliği’nin görevleri arasında” dedikten sonra “Malta’da hamile bir kadının ölmesi serbest seyahat ilkeleriyle uyuşuyor mu? İncest sonucu hamile kalan bir kurbanın ülkesinde yardım görmemesi akılcı mı” sorularını soruyor.
Avrupa Birliği’nin halkın sağlığı perspektifiyle güvenli kürtaj, gebeliyi engelleyici ilaçlar ve cinsel eğitimi gündemine alması gerektiğini, ancak bugün bunun esamesi olmadığını, buna karşı şişmanlık, alkol ve tütün konusunda politikalar belirlendiğine dikkat çekiyor.
İspanya’da sağcı Hükümetin kürtajı yasaklamak için bir yasa tasarısı hazırladığınıbelirten Malmström, tasarının parlamentodan geçmesi halinde ülkenin eşitlik açısından 30 yıl öncesi duruma döneceği uyarısında bulunuyor.
Avrupa Birliği bünyesinde daha önceleri röprodüksiyon, cinsel eğitim ve kürtaj hakkı için araştırmalar yapan Reprostat adlı bir kurum bulunduğunu, ancak görev süresinin uzatılmadığına dikkat çeken Malmström, Polonya, Malta ve İrlanda’nın kürtajı yasaklamalarının Avrupa’nın dışında yaşayan kadınların da sağlıklarını olumsuz yönde etkileyeceğini şu cümlelerle dile getiriyor:
“Avrupa Birliği dünyanın en büyük dış yardımını yapıyor. Ancak Birleşmiş Milletler’de kadınların cinsel sağlıklarını savunan ve koruyan bir aktör olamıyor. Kürtaj düşmanı birlik üyesi ülkeler ve tutucu güçler Avrupa Birliği’ne çelme takıyor. Kürtaj karşıtları yaşam kurtardıklarını söylüyorlar ama gerçekte tersini yapıyorlar”
Dünyada her yıl 50 bin kadının güvenli olmayan kürtajlardan dolayı yaşamı yitirdiğine dikkat çeken Malmström, “Dini güçlerin vücütlarımız üzerinde kontrol kurmaya çalıştığı bir dünyada Avrupa Birliği karşı bir güç olmalıdır” diyor.
İSVEÇ’TE DE KÜRTAJ KARŞITLARI HAREKETE GEÇTİ
İsveç’te ırkçı ve yabancı düşmanı “İsveç Demokratları” seçim barajını aşarak parlamentoya girdikten bir süre sonra kürtaj yapma hakkını gündeme getirdi. Kürtaj yapmanın hamileliğin ilk 12 haftasıyla sınırlandırılmasını talep etti.
1975 yılından beri yasal güvence altına alınan ve tüm partilerin üzerinde görüş birliğine vardığı kürtaj hakkı, dinci bazı gruplar tarafından da sorgulanmaya başlandı. Geçtiğimiz aylarda kuruluşunu ilan eden “Hıristiyan Değer Partisi” kürtajın tamamen yasaklanmasından yana olduğunu açıkladı.
Yazar Anna Dahlqvist, İsveç’teki kürtaj tartışmalarının Avrupa’da giderek güçlenen kürtaj karşıtı kampanyanın bir parçası olarak değerlendiriyor. Kürtajın yasaklanmasını savunan “Yaşama Evet Hareketi”nin Avrupa ve ABD’de ilerlemeler kaybettiğini belirten Dahlqvist, İsveç’teki farklılığa “Kürtajın bir hak olduğu üzerinde İsveç’i diğer ülkelerden ayıran bir genel kabul ve anlayış var. Ancak uzun vadede burada da durum değişebilir. İsveç Demokratlar’ı parlamentoda bulunduğu sürece bu sorunu görmezden gelemeyiz” sözleriyle dikkat çekiyor.
IRKÇI VE YABANCI DÜŞMANI PARTİLERİN GÜÇLENMELERİ KADINLARI KAYGILANDIRIYOR
Avrupa’nın neredeyse tüm ülkelerinde ırkçı, yabancı düşmanı ve sağ popülist partilerin yükselişe geçmeleri ve bu yılın Mayıs ayında yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerinde ilerlemeler kaydetmelerinin beklenmesi kadın örgütlerini kaygılandırıyor. Bu partilerin neredeyse tamamına yakını kürtaj hakkının sınırlandırılmasını veya yasaklanmasını savunuyor.
0 yorum:
Yorum Gönder