ED /DİHA Güncellenme : 21.01.2014 04:38
Dr. Brauns, ‘FBI’ın ünlü muhbiri Sibel Edmonds, Gülen Cemaati’ni ‘Gladio-B’ olarak tanımlıyor. ABD, JİTEM tarzı Gladio’yu bıraktı ve daha esnek olan Cemaat’i tercih etti’ dedi
Alman Sol Parti Baş Danışmanı Dr. Nikolaus Brauns, Cemaate, paralel devlet için tüm fırsatları Erdoğan’ın sunduğunu hatırlatarak, “Tarihin bu durağı Erdoğan’ın, barışı inşa etmesi için son şanstır. Tabii Öcalan’ın dediği gibi barışa yürekleri varsa” dedi.
Erdoğan’ın son şansı demokrasi
Gülen Cemaat’i üzerine uzun yıllar çalışma yürüten Alman Sol Parti Baş Danışmanı Dr. Nikolaus Brauns, 17 Aralık sonrası ortaya çıkan gelişmeleri değerlendirdi. Brauns, bu çatışmanın başlangıçta iki müttefikin arasında para ve devlete etki etme biçiminde yansıtıldığını belirterek, aslında bu durumun AKP hükümetine ulusal ve uluslararası güçler tarafından düzenlenen bir operasyon olduğunu ifade etti.
Erdoğan fırsat verdi
Başbakan Erdoğan’ın Cemaat’i paralel devlet olarak tanımlamasının haklı olduğunu belirten Brauns, “Fakat Cemaat’e bu paralel devleti yaratması için bütün fırsatları Ergenekon’a ve diğer ortak düşmanlarına karşı sunan yine Başbakan’dır. Laik bürokrat ve askerler, Kürt hareketi ve sosyalist hareket bu ortak düşmanlardan bir kaçıdır” diyerek dağılan Erdoğan-Cemaat ittifakına gönderme yaptı. Erdoğan’ın MİT vasıtasıyla Cemaat’le ilgili gözlem yapmaya başlamasıyla Cemaat’in de yargıdaki kadroları aracılığıyla AKP’liler ile ilgili soruşturma başlattığına işaret eden Brauns, şunları söyledi: “Kendi laik karşıtlarını susturduktan sonra, AKP ve Cemaat en büyük payı almak için kapışmaya başladılar. Cemaat şu anda Erdoğan’ın devlet başkanı olmasını istemiyor. Ayrıca kendi aralarında İran, İsrail ve Kürt mevzusu hakkında da farklı görüşler var. Yapılan operasyonun uluslararası bir boyutu muhakkak var.”
Erdoğan’ı gözden çıkardılar
Uluslararası siyasetin Erdoğan’ı gözden çıkardığını belirten Brauns, “ABD, Erdoğan’ı Cemaat vasıtasıyla düşürmek istiyor. Geçmişte, Erdoğan Müslüman kardeşliğinin bir parçası olarak Büyük ‘Ortadoğu Projesi’nde bir aktör olarak görüldü. Fakat daha sonra Mısır’da ABD destekli bir darbe olurken, Türkiye ve Batı, Suriye’de Müslüman kardeşler tarzındaki yapıları iktidara taşıyamamıştı. Bu da Erdoğan’ın Washington’da gözden düşmesine sebep oldu. Ayrıca Erdoğan’ın Suriye’de El-Kaide’ye arka çıkması onu ABD’nin gözünde bir sorun haline getirdi” diye konuştu.
Cemaat-CHP anlaşması
Cemaat ile CHP arasında yerel seçimlere dönük bir anlaşma yapıldığını belirten Brauns, “CHP, Cemaat vasıtası ile yeniden devlet partisi olma amacını güdüyor” dedi. Paralel devlet tartışmalarına da değinen Brauns, “Gülen’in devlete doğrudan saldırmayın ama devlet kurumlarının içinde yerleşip örgütlenin” dediğini belirtti. “Siz bu yapıyı ister ‘Derin devlet’ ister “Yeşil Ergenekon’ isterseniz de ‘Gladio B’ olarak adlandırın, devlette kesin olarak örgütlenmiş paralel bir Cemaat yapılanması var” diyen Brauns, “FBI’ın ünlü muhbiri Sibel Edmonds, Gülen Cemaati’ni ‘Gladio-B’ olarak tanımlıyor. ABD, JİTEM tarzı Gladio’yu bıraktı ve daha esnek olan Cemaat’i tercih etti” dedi.
Karanlık odakları dağıtmalı
Erdoğan ve Cemaat arasındaki çatışmanın bir diğer nedeninin de Kürt sorunu olduğunu belirten Brauns, şunlara dikkat çekti: “Gülen güçlü bir Türk milliyetçisi ve Kürtlerin dil talebine bile karşıydı. Fakat Gülen ve Cemaat kültürel anlamda Kürt haklarını, Kürtleri kazanmak ve devletteki varlıklarını güçlendirmek için desteklerken, PKK ve Öcalan ile yapılan barış görüşmelerine şiddetle karşı çıkıyordu. İşte tarihin bu uğrağı Erdoğan için, barış için hukuki bir zemin inşa etmesi için son şanstır. Büyük bir demokratikleşme programı darbenin arkasındaki bütün karanlık odakları dağıtacak ve bu Erdoğan’ın kendisini de kurtaracaktır. Tabii ki de Abdullah Öcalan’ın dediği gibi eğer gerçek ve derin bir barış süreci inşa etmeye yürekleri varsa.
0 yorum:
Yorum Gönder